'Dilde özleşmecilik' işine girişenlerin yapıp etmelerinin temelinde ideolojileri vardı, dile duydukları muhabbet değil. Bunu anlayabiliriz. Anlayamadığım, içtenlikle 'öztürkçecilik' iddiasında olanların 'hendese'yi atıp yerine 'geometri'yi kullanmalarıdır. Böyle durumlarda, biliyorsunuz o malûm söz söylenir: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Bilmiyorum, farkında mısınız; bırakın 'lügat okumayı', sözlüğe bakmayı alışkanlıklarımız arasından çıkardık neredeyse. Sıkışınca sanal dünyanın güvensiz, sığ 'portal'larını tıklıyoruz. Kelimelerle tanışıklığımız giderek azalıyor. Bütün çağrışımlarını hatta biricik ve birincil anlamını bildiğimiz sözcük sayısındaki düşüş inkâr edilemez bir gerçek. Dilde tutuculuğun, dahası muhafazakârlığın çok bir yararı yok. Dil; konuşurlarıyla, yazanlarıyla, yazılanlarıyla yaşayan bir varlık. Dilin anlamlı en küçük birimleri olan kelimeler, gün gelir ömrünü tamamlar. Onun ardından yeni sürgünler gelir. Bu değil derdim. Kelimeleri korumaya alalım demiyorum. Bir ilgisizlikten, meraksızlıktan, heyecansızlıktan rahatsızım. Tarihin, medeniyetin, kültürün, edebiyatın yoğurucusu, yapıcısı olan kelime kadrosuna özel bir ilgi duyması gerekenlerin duyarsızlığından yakınmak istiyorum. Edebiyat ve dil öğretiminde gençlere verdiklerimizin sıfır mesabesinde olduğunu bir de ben söylüyorum.
Bilmiyorum, farkında mısınız; bırakın 'lügat okumayı', sözlüğe bakmayı alışkanlıklarımız arasından çıkardık neredeyse. Sıkışınca sanal dünyanın güvensiz, sığ 'portal'larını tıklıyoruz. Kelimelerle tanışıklığımız giderek azalıyor. Bütün çağrışımlarını hatta biricik ve birincil anlamını bildiğimiz sözcük sayısındaki düşüş inkâr edilemez bir gerçek. Dilde tutuculuğun, dahası muhafazakârlığın çok bir yararı yok. Dil; konuşurlarıyla, yazanlarıyla, yazılanlarıyla yaşayan bir varlık. Dilin anlamlı en küçük birimleri olan kelimeler, gün gelir ömrünü tamamlar. Onun ardından yeni sürgünler gelir. Bu değil derdim. Kelimeleri korumaya alalım demiyorum. Bir ilgisizlikten, meraksızlıktan, heyecansızlıktan rahatsızım. Tarihin, medeniyetin, kültürün, edebiyatın yoğurucusu, yapıcısı olan kelime kadrosuna özel bir ilgi duyması gerekenlerin duyarsızlığından yakınmak istiyorum. Edebiyat ve dil öğretiminde gençlere verdiklerimizin sıfır mesabesinde olduğunu bir de ben söylüyorum.
Devamını oku... Yorum Ekle