OTANTİK DOKÜMANLAR
Otantik dokümanlar; yabancı dil öğretimi için hazırlanmamış, ancak konuşma, düşünüleni ifade etme, öğrenilen dil bilgisi kuralları ve sözcükleri uygulama sahasına aktarmaya yardım eden, işitsel, görsel ve yazılı dokümanlardır. Bir başka deyişle otantik dokümanlar, öğretilen dil bilgisi kuralları ile sözcüklerin uygulama alanı görevini yaparlar ve bu öğelerin öğrenciye mal olma olanağını sağlarlar.
Otantik dokümanların en büyük özelliği yabancı dil öğretimi amacıyla hazırlanmamış olmalarıdır. Yabancı dil öğretimi amacıyla hazırlanan metodların ana hedefi ise o yabancı dilin öğretilmesidir. Bu nedenle metodlarda konular kolaydan zora ve basitten karmaşığa doğru aşamalı olarak sıralanmışlardır. Önce basit ve kolay olanlar öğretilir; daha sonra zor ve karmaşık olanlara geçilir. Otantik dokümanlarda ise böyle bir amaç söz konusu değildir.
1960'lı yıllarda metodoloji alanındaki gelişmelere paralel olarak, otantik dokümanlar, yabancı dil öğretiminde 1968 yılında kullanılmaya başlanmış ve 1970'li yılların başından itibaren de yardımcı ders malzemesi olarak kullanılan band, plak gibi işitsel araçlar; film, fotoğraf, slayt gibi görsel araçlar ve dergi, gazete, el ilanı gibi basılı dökümanlar otantik doküman adını almaya başlamıştır.
Otantik dokümanları 3 gruba ayırabiliriz:
- Görsel otantik dokümanlar
- İşitsel otantik dokümanlar
- Yazılı otantik dokümanlar (Otantik Metinler)
"5653 sayılı Yunus Emre Vakfının Kuruluş Kanunu" ile Türkiye dışında gerçekleştirilecek Türk diline dair eğitim, sınav ve belgelendirme faaliyetlerini yürütmek üzere yetkilendirilmiş olan Yunus Emre Enstitüsü, Türkçe Yeterlik Sınavı uygulamalarına devam ediyor.
21 Eylül 2013 tarihinde Rusya, Gürcistan, Mısır, Azerbaycan, Kazakistan, Ürdün, Bosna Hersek, İran ve Japonya'da eş zamanlı yapılan sınav iki oturumda gerçekleştirildi.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ TÖMER - "YABANCILAR İÇİN TÜRKÇE ÖĞRETİM SETİ"
Tüm üniversite hayatım bilmem neyin öğretimi ve sorunlarını okumakla geçti. Teorik bilgiyle verilen bu dersler, hep havada kaldı. Sürekli ezber yaparak geçtik, diyebilirim. Atandıktan sonra gördük ki üniversitedeki derslerimiz Türkiye gerçekleriyle çok da örtüşmüyormuş. İnsan sormadan edemiyor: Acaba üniversite ders kitaplarını hazırlayan hocalar, Türkiye’ de yaşamıyor mu? Öğretim üyeleri sırf puan ve para kazanmak için mi bilimsel yayın yapıyorlar? Ders kitaplarının teorik bilgileriyle sınıfta yaşadığımız sorunlara neden cevap veremiyor? İşte öğretmenlerin meslek hayatları böyle sorunlarla mücadele etmekle geçiyor. Kesin olarak söyleyebiliriz ki Türkiye’ de Türkçe öğretimi sorunu var ama sorunun ilk önce kaynak noktası Türkçe öğretimine dair yazılmış kitap ve makaleler… Soruna parmak basacaksak buradan başlamalıyız.
Evrensel bir dil haline gelen Türkçe'yi öğrenmek için dünyanın çok farklı ülke ve bölgelerinden gelen talepleri dikkate alan Yunus Emre Enstitüsü, bilgisayar teknolojisi altyapısı kuruyor.
Uzaktan Türkçe Öğretim yöntemleriyle isteyen herkesin Türkçeyi öğrenmesi için başlatılan çalışmalar devam ediyor. Merkezi Ankara'da bulunan Yunus Emre Enstitüsü yetkilileri, İstanbul medyası ile bir araya geldi. Beylerbeyi Sarayı Bahçesi'nde düzenlenen kahvaltılı toplantıda Enstitü'nün çalışmaları hakkında bilgi veren Yunus Emre Vakfı ve Yunus Emre Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi, internet yoluyla dünyanın neresinde olursa olsun isteyen herkese Türkçe eğitimi vereceklerini söyledi.