Tabiat diye kelimeyi duyduğumda göz önüme muhteşem bir manzara gelir. Evet bir manzara diye hayal edelim. Dağlar, ağaçlar ve başka türlü türlü güzel kokulu bitkiler, hayvanlar, gökyüzünde uçan, ötüşen kuşlar ve bunlar gibi tabiatın bir parçası olan insanlar. Bu manzara sıradan bir manzara değil. Sihirli gibi her zaman değişiyor. Bir bakarsınız göz parlatan bembeyaz renge boyanır.bazen ise yeni uyanan çocuk gibi olur ve yağmur yağarak bu manzarayı uykusundan uyanırır, canlandırabilir. Sonra baktığınğz manzaraya devamlı bakasanız gelir ki çok harika bir durum olur. Yani bu zamanda sadece dinlenmek istersin. Gezmek için de uygun. Yerlerini değiştiren insanlar. Gölün kenarında, dağlarda gezenler.daha sonra sarı renge boyanır. Bu manzara tokluğun sembolüdür. Meyve bahçesine girerseniz hepsi olgun. İnsanlar, hayvanlar belirsiz bie yöne hazırlanıyorlar, yiyecekler topluyorlar. Kuşlar ise başka bir yerlere yön veriyorlar. Ağaçların yaprakları dökülüyor. Tabiatın bir parçası olan güneş ve sular da bu manzarayı daha güzelleştiriyor. Güneş manzaranın üstünden gülümseyerek bakıp, güzelliğine imrenerek ışığını saçıyor. Su ise hışırdayıp aktığı sesiyle temizliği, seffaflığı getiriyor.
Bu manzarayı bu kadar anlatmak yeterli değildir. Benim bilmediğim, anlamadiğim sırları, güzellikleri vardır elbette. Böyle mükemmel, muhteşem, harika, yüce bir manzaraya dokunsak olur muydu? Kesinlikle yok. Aksine onu kötü şeylerden korumalıyız. Eğer ona iyi bakarsak belki kendi güzelliğini saklar ve harika olarak kalır.
Yazan: Burulkan Mamatova
Bu manzarayı bu kadar anlatmak yeterli değildir. Benim bilmediğim, anlamadiğim sırları, güzellikleri vardır elbette. Böyle mükemmel, muhteşem, harika, yüce bir manzaraya dokunsak olur muydu? Kesinlikle yok. Aksine onu kötü şeylerden korumalıyız. Eğer ona iyi bakarsak belki kendi güzelliğini saklar ve harika olarak kalır.
Yazan: Burulkan Mamatova
(Türkçe öğreniminde 6.ay)
Okutman: Mustafa Said Arslan
Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi
Okutman: Mustafa Said Arslan
Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi