İnsan bu dünyaya gelir. Göz açıp kapayıncaya kadar büyür. Kendini aramaya başlar, istediği şeylere ulaşabilmek için her şeyi yapar. Mutlu olmaya çalışır. Büyüdüğü zaman düşüncesi de artar. Ve bu kısa hayatta her insan yanlış yapar, pişman olur. Başka bir insanın kalbini kırar, fakat zamanında özür dilemeden uzun süre sıkıntı içinde yaşarlar. Ancak vaktinde özür dileyip; darılan insan da o insanı affetse bu en mükemmel, yüce bir şeydir.
Mesela her insan kendi istediği gibi yaşamak ister, sevdiği mesleğin sahibi olmaya çalışır. Ben kendi istediğim gibi yaşamalıyım diye en yakın insanların da kalbini kırarız. Ama anne, babamız da bizim iyi insan olmamızı; kendilerine benzememizi ister. Biz ise onların düşüncelerine karşı fikirlerimizi söyleriz.bu en kötü şeydir. Ama böyle bir durumda iki taraf da suçlu. Çünkü bizim suçumuz anne babalarımıza iyi anlatmadan, kendi amaçlarımıza ulaşabilmek. Anne, babaların suçu ise çoçuklarına böyle yapsan, şöyle olur diye anlatmak veya çocuklarının amaçlarını iyi dinleyip onlara doğru yol göstermek. Böyle bir duruma ‘Babam ve Oğlum’ filmindeki kahramanlar Sadık ve onun babası düşer. Sadık güzel bir ailede büyür. Büyüdüğü zaman düşüncesi de artar. Ve kendi istediği gibi yaşamak ister, babası ise oğlunun kendisi gibi olmasını ister. Babası Sadık’ın ziraat fakültesinde okumasını söyler. Ama Sadık babasının sözüne karşı çıkıp ailesinden gidip şehirde yaşamaya başlar. Amaçlarına ulaşıp mutlu bir ailenin kocası olur. Fakat mutluluğu uzun sürmeden, karısı doğumda ölür. Sadık ise işinin dolayısıyla hapse düşer. Zor günler geçirir. Hayatını ışığı olan Deniz isimli oğlu vardı. Oğlunu düşündüğü zaman yüzünde gülümseme feydah olurdu. Sonra köyüne gitmeye karar verir. Ama babası onu hala affedemiyordu. Ama ikisi de birbirlerini çok seviyordu. Babasının gururu ona izin vermiyordu. Nihayet babası oğlunu affetti. Ancak geçti. Sadık hayatta göz yumdu. Babası da annesi de iyi insanlardı. Oğlu ise hayatında anne sevgisini görmeyen hayalperest çocuktu. Deniz yalnız değil, şimdi onun yanında babaannesi, dedesi var. Ama en yakın insanlardan ayrıldı. Bu yüzden vaktinde affedip, özür dilemeliyiz.
Bu filmi izlediğimde çok etkilendim. Çünkü bu film gerçek hayattan alınmış. Her insan bu dünyada üzülür, sıkılır, yaşamından bıkar, yakın insanları kaybeder.insan yakın insanlardan ayrılsa çok üzülür, ağlar. Niçin hayat böyle? diye düşünürüm. İnsanlar hiçbir zaman biribrlerini kızdırmasa, kavga etmeseler, biribrlerini affetseler; biribrlerinden özür dileseler hayatlarında az da olsa mutlu oluyorlardı. Çünkü bu dünyadan göz açıp kaayıncayakadar gideriz. Kısa hayatta mutlu yaşayalım. İnsan dünyaya bir defa gelir. Bu yüzden yanlış yapmamaya, pişman olmamaya çaba gösterelim.
Yazan: Ayçürök Davlyanova
(Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi)
Okutman: Mustafa Said Arslan
Türkçe öğreniminde 6.ay
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için