Gençler ve yaşlılar. Bu iki neslin farkı olduğunu biliyorum ve şimdi anlatmaya çalışayım.
Gençlik sözünü duyduktan sonra hemen harika ve güzel bir zaman zaman diye düşünürüz. Tabi ki gençken biz mutluyuz, eğlenmek için bir yerlere gideriz, kendimizi özgür hissederiz. Gençlik insanın hayatının mutlu bir parçasıdır. Ama gençken çok eğlenmeyelim, diskolara gitmeyelim ve artık sorumluluk sahibiyiz, bunu anlayalım. Bazı gençler büyükleri dinlemezler, kendilerini büyük gösterirler. Büyükler gençlere bunu yap, şunu yapma derse gençler hemen sıkılırlar, büyüklerin sözlerini keserler ve ‘biliyorum derler. Bazen gençler ‘biliyorum’ diyebilmeli, çünkü yaşlıların tavsiyeleri, sitemleri gençlerin hayatlarına engel olmaz. Yaşlıların, büyüklerin sözlerini dinlemek zorundayız, çünkü onlar gençlerden daha çok bilirler, acılar çekerler, gözyaşları dökerler. Gençler onların hayatlarındaki hataları dinlemeli, onların hatalarından ders almalılar. Günümüzde bazı gençler annelerine, babalarına kulak vermezler sonra hayatları alt üst olur, çok zorluk çekerler. Mesela, eğer ben üniversitede devamsızlık yaparsam tabi ki annem benim gitmemi ister, her gün söyler, çünkü anneler hiç bir zaman çocuğuna kötülük dilemez, çocuğunun kötü alışkanlıklar edinmemesini ister. Gelecekte arkadaşlarım varlıklı yaşam geçirirler, ben ise pişman olurum. ‘Niçin annemin sözünü dinlemedim?’ diye söylenirim. Yaşlılar, büyükler her zaman gençlere iyilik dilerler, iyi bir insan olmamız için bize akıl verirler, biz ise onlara darılmamalıyız ve akıllanmalıyız.
Benim anneannem var. O 68 yaşında. Torunlarına hayatındaki olayları anlatırken bazen çok üzülüyor. Bir erkek arkadaşı varmış, o anneannemi seviyormuş ve bir gün o anneanneme sevdiğini söylemiş ve evlenme teklifi etmiş. Anneannem (üniversitedeyken) o zaman çok ciddiymiş, ona tokat atmış ve ‘Benimle hiç bir zaman konuşma!’ diye gitmiş. İki ay o adam anneannemi gözlüyormuş, ona yaklaşmaktan korkuyormuş. Sonunda kendisini öldürmüş. Şimdi anneannem bu olayı anlatırken pişman olur. ‘Ben onun teklifini kabul etseydim, belki o yaşayabilirdi. Niçin ben öyle davrandım, bilmiyorum?’ diye kendi kendisine söyler. Bence hiç kimsenin geçmişteler olaylara, davranışlara, sözlere pişman olmaması gerek, çünkü o artık geçmiş, o gün, o durum tekrar oluşamaz. Anneannem de o olayı değiştiremez ve o adam artık canlanamaz.
Hepimiz birbirimize bağlıyız, birbirimizin davranışlarımızı bozmalıyız, her zaman yaşlıların, büyüklerin sözlerini dinleyelim, bazı yaşlılar gibi pişman olmayalım.
Yazan: Asılgül Abdırahmanova
(Türkçe Öğreniminde 4. ay)
Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi
Okutman: Zehra Öztürk