İnsanoğlu garip bir yaratıktır. O hiçbir zaman hiçbir şeye doymaz. Parası varsa daha çok para ister, varlıklarının değerlerini bilmiyor ama onları kaybettikten sonra kendisine küsüyor, “Niçin ben böyle yaptım, şöyle yapmadım?” diye düşünüyor. Ben insanları anlayamıyorum, bazen kendimi bile anlayamıyorum.
Mesela, bugün biz sınıfta iki kısa metrajlı film seyrettik. Birinci filmin adı “Para, Para, Paraydı.” Evet ,bu film parayla ilgili. Para bizim hayatımızı nasıl etkiliyor, parasız insan ne kadar yaşayabilir? Bugünlerde parasız yaşamak çok zor, ama paran çoksa bile zor. Bazen fakir insanlar zenginlerden daha mutlu ve dingin yaşayabilir.
Bugünkü gündün kahramanı Ceyhan. Onun karısı ve kızı var. Kızı kursa gitmek istiyor ve Ceyhan’ın patronu ona kurs parasını veriyor ama parayı ödemek yerine Ceyhan arkadaşlarıyla kafalarını çekmek için meyhaneye gidiyor. Evi tamtakır, ama o buna rağmen hiçbir şey anlamadan, parasını boşuna harcıyor. Onun çok borcu oluyor, hiç ödeyemiyor, arkadaşlarından istese bile onlar yardım edemiyorlar yani yardım etmek istemiyorlar. Bir gün Ceyhan’ın evine icra memurları geliyor, onun evindeki eşyalarına haciz koyuyor ve her şeyi götürüyor. Ceyhan evine gelince çok şaşırıyor, ne eşyalar, ne de kızı ve karısı boşanmak istediğini yazıyor. Tam o sırada Ceyhan yalnız kaldığını anlıyor. Böylece film de bitiyor.
Bir bakıma bu alışılmış bir filmdir. Herkesin para problemleri var. Ama iyice düşünerek, anlayarak, “Acaba, bu filmi çeken insanlar neyi anlatmak istediler?” diye baksan bu film sana sadece film gibi gelmeyecek, ders gibi gelecek.
Ceyhan kimdir? Önce o insandır, ama her insanın hayatta bir görevi, rolü vardır. Ceyhan’ın görevi baba olmaktır, ailesine bakmaktır. Ama o ne yaptı? Bence o bencillik yaptı. Ailesini unutup sadece kendisini düşünüyordu. Kumar oynuyordu, arkadaşlarıyla kafeteryaya , meyhaneye gidiyordu. Sonunda ne oldu? Onun hiçbir şeyi kalmadı. Ne arkadaşları, ne ailesi, ne de parası. Her şeyi kaybetti. Bu “Seyirciler kendileri bitirsin” diye. Bizim hayatımız bir film gibidir. Her insan kendi hayatının kahramanıdır. İyi mi olacak, kötü mü olacak, kendisi karar verir. Biz önümüze bir amaç koyarak yaşamalıyız, ne için yaşadığımızı bilmeliyiz. Mesela, insan markete gitmeden önce ne alacağını düşünüyor, “Şunu alacağım, bunu alacağım.” diye markete gidiyor ve lazım olan şeyleri alıyor. Ama insan hiç düşünmeden öylesine giderse gereksiz şeyleri alır. Mesela, bir ayakkabının reklamı onun ilgisini çekti, o gitti ve ayakkabıyı aldı, ama evde onun ayakkabısı çok. Belki o paraya ayakkabıdan daha gerekli bir şeyi alacaktı.
Herkes hayatında kendisini bulmalı, ne istediğini, ne yapacağını bilmeli. İnsan planlı çalışmazsa, zamanını iyi kullanmazsa hiçbir zaman başarıya ulaşamaz. Her insan sadece kendisini değil yakınlarındakileri de düşünmeli. Belki akrabalarının, arkadaşlarının ona ihtiyacı vardır. Allah bilir, belki yarın senin de böyle problemlerin olacak, sonra da yardım lazım olacak. O zaman kime gidip yardım isteyeceksin.
Ben henüz on sekiz yaşındayım. İleride ne olacak, bilmiyorum. Benim hayatım nasıl teşekkül edecek? Ben bazen düşünüyorum, “Ömrümde hiç olmazsa da bir insana yardım edebilecek miyim?”, “Evet” diye ümit ediyorum. Şöyle bir söz var: “Eğer siz bugün son gününüzü yaşadığınız bilseydiniz, ne yapacaktınız, nereye gidecektiniz, kiminle konuşurdunuz?” Benim cevabım şöyledir: “Eğer bugün benim son günüm olduğunu bilseydim, arkadaşlarıma telefon ederdim, onlarla konuşurdum, ailemle birlikte olurdum, son günümü mutlu bir şekilde yaşardım.”
Hayatınız çok kısa. Özür dilemek isterseniz şimdi dileyiniz, gülmek isterseniz şimdi, sevmek isterseniz şimdi, yaşamak isterseniz şimdi yaşayınız, yarın geç kalabilirsiniz.
Yazan:Begimay Cumaşova
Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi
Okutman:Recep Yürümez
Konu: Seyrettiğiniz filmi anlatınız...
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için