İsmail Hakkı Baltacıoğlu ve Etkin Türkçe Öğretimi

Vefa İdadisi’ni bitirmiş, İstanbul Darülfununu’nda Tabiiye (Fen Bilimleri) öğrenimi görmüş, Avrupa’da staj yapmış birisi.

Tam bir sayımı yapılamamakla beraber -eğitimbilim, toplumbilim, sanat, felsefe alanlarında- yüz otuzu aşkın kitap, dört binin üzerinde makale yazmış birisi.

Boş zamanlarında bahçıvanlık, duvar ustalığı ve marangozluk yapmış birisi.

Çökmekte olan bir imparatorluğun koşullarında ve eminim büyük çoğunluğun ‘’Bir bu eksikti! Sırası mı şimdi?’’ dediği bir ortamda kadınlar için Darüşşafaka İnas Darülfünunu, Üsküdar Kız Sanayi Mektebi ve Darülmuallimat üniversitelerini kurmuş birisi.

1910’lu yıllardan itibarenokullarda tiyatro eğitimi konusunda son derece özgün, orijinal ve hala önemini koruyan görüşler üretmiş, sistematize etmiş ve uygulamış birisi.

1920’li yıllarda “...okul sıralarında oturtan, bilgi ezberleten, sınava hazırlayan, memurluğa imrendiren pedagoji”  şeklinde tanımladığı klasik eğitim sistemini; amaçlarını, araçlarını ve öğretmen anlayışını şiddetle eleştiren birisi.

Eğitimde yaparakve yaşayarak öğrenmenin gerekliliğini, ezberci eğitim anlayışının terk edilerek yaratıcı ve üretken bireyler yetiştirilmesi gerektiğini savunan birisi.

Unutulmuş daha doğrusu unuttuturulmuş birisi.

Bu birisi, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’dur.

Baltacıoğlu’ndan yaptığım okumaların yabancı bir dil olarak Türkçe öğretimi alanındaki yansımalarını paylaşmak istiyorum sizlerle bu yazıda.

Hoca der ki ‘’Eğitim olgusunun beş ilkesi vardır.’’

Kişilik İlkesi: Eğitimin amacı, gerçek kişiler yaratmaktır. Bireyler alan bilgisinin yanısıra konu ile ilgili toplumsal kişiliği de kazanmalıdır.

Ortam İlkesi: Gerçek kişiler gerçek ortamlarda oluşur. Okullar öğrencilere kişilik kazandıracak ortamlar hazırlamalıdır.

Kollektif Çalışma İlkesi: Bu ilke, diğer iki ilkeyi tamamlar. Yani gerçek kişiler, ancak gerçek ortamlar içerisinde ve gerçek çalışmalarla oluşur. Okullar, gerçek yaşamın dışında suni çalışmaların değil, gerçek yaşamdaki gerçek çalışmaların yeri olmalıdır.

Verimlilik İlkesi: Gerçek bir çalışmanın şartı gerçek bir eser, bir verim elde etmektir.

Başlangıç İlkesi: Eğitim soyut olarak öğrencinin kafasında değil; emek vererek, çalışarak, üreterek, yapılmalıdır. Eğitim, hayatın bir çeşit örneğini, provasını yapmalıdır.

Baltacıoğlu’nun eğitime dair genel olarak ortaya koyduğu bu beş ilkeyi, yabancı bir dil olarak Türkçe öğretimi alanına uygularsak nasıl bir sonuç çıkar?  

Açıklayalım:

Yabancı Bir Dil Olarak Türkçe Öğreniminde Kişilik İlkesi: Türkçe öğrenimi gören şahsın Türkçe’ye dair teorik bilgileri –gramer bilgileri örneğin- öğrenmiş olması yetmez.

‘’Anlıyorum ama konuşamıyorum.’’ ‘’Okuyabiliyorum ama yazamıyorum’’  vaziyetleri olmamalıdır.

Öğrendiği Türkçe bilgilerini kullanabilmelidir. Yani gerektiğinde yaşamını Türkçe konuşarak, yazarak,  okuduğunda ya da dinlediğinde anlayarak devam ettirebilmelidir. Gerçekten Türkçe biliyor olmak kişiliğine yeni bir boyut olarak eklenmelidir.

Yabancı Bir Dil Olarak Türkçe Öğreniminde Ortam İlkesi: Türkçe öğretimi yapılan okul veya kurs Türkçe dil becerilerini geliştirebileceği ve kullanabileceği bir ortam sunmalıdır öğrenciye.

Türkçe ve Türk kültürü sadece sınıf ortamında öğretilemez. Türkçe öğretimi yapılan yer; kütüphanesi, kafeteryası, tören salonu, öğretmenler odası, koridorları ve tuvaletleriyle bir bütün olarak tasarlanmalı ve kullanılmalıdır.

Temiz, ferah, aydınlık, teknolojik alt yapısı tam mekânların tüm hizmet personeli de profesyonel, güleryüzlü ve yardımsever olmalıdır.

Öğretim birimleri; Türkçe yazılı, işitsel, görsel materyaller açısından son derece zengin ve öğrencinin kullanımına da neredeyse 7/24 açık olmalıdır.

Eğer Türkçe öğreten kurum, Türkiye’de ise bulunduğu şehrin imkânları da  –müzeler, alış veriş merkezleri, tiyatrolar, sinemalar v.s.- öğretim programına dâhil edilmelidir.

Yabancı Bir Dil Olarak Türkçe Öğreniminde Kollektif Çalışma İlkesi:Sosyal bir olgu olan dil yine sosyal bir ortamda öğrenilebilir.

Öğrenciler,  grup çalışmalarına – iki kişi de bir gruptur- yönlendirilmeli, sınıf içi uygulamalar veya ev ödevleri grup çalışmasına olanak verecek şekilde planlanmalı ve uygulanmalıdır.

Yaratıcı drama, problem çözme teknikleri, kültürel ve sanatsal öğeler yoğun olarak kullanılarak grup içiiletişim ve etkileşimin en üst düzeyde gerçekleşmesi sağlanmalıdır.

Yabancı Bir Dil Olarak Türkçe Öğreniminde Verimlilik İlkesi: Türkçe öğretimindehazırlanacak ve uygulanacak öğretim programlarının öğrencinin gündelik yaşamında karşılığı olan gerçekçi uygulamalar olması sağlanmalıdır.

Dil becerilerini geliştirmeye yönelik her türlü uygulama –sınav, ödev, proje v.s.- öğrenilen teorik bilgilerin gündelik hayatta nasıl kullanılabileceğine dair olmalıdır.

Yabancı Bir Dil Olarak Türkçe Öğreniminde Başlangıç İlkesi: Yapılantüm öğretim provalarının ardından öğrenci, hayata Türkçe ile yeni bir ‘’Merhaba!’’ diyebilmeli, istediği doğrultuda yeni bir başlangıç yapabilmelidir.

Aslında Baltacıoğlu’nun söyledikleri günümüzdeki ‘’Etkin Öğretim’’ kavramıyla aynı şey. Tek fark, Baltacıoğlu’nun bunları 90 yıl önce söylemiş olması.

Yazan: Hatice Gülcan Topkaya

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR