Nasreddin Hoca'nın eşeği ölür (осел Насреддина Ходжи умирает; ölmek — умирать). Tabii yeni bir eşek alması gerekir (конечно, нового осла купить нужно: «его покупка нужна»). Şimdi otomobile alışan bir kimse nasıl yayan gezemezse (если сейчас привыкший к автомобилю человек не может ходить пешком: «сейчас к автомобилю привыкший некто пешком ходить не может если»; alışmak — привыкать, gezmek — гулять, ходить), eskiden de (в старину же) eşeğe, katıra alışan bir kimse (человек, привыкший к мулу; katır — мул, ишак), eşeksiz olamazdı (без осла не мог). Merhum Hoca da bunlardan biri olduğundan (так как покойный Ходжа был одним из них: «из этих одним был так как») yeni bir eşek almak üzere çarşıya gider (нового осла чтобы купить идет на рынок; üzere — с тем чтобы, çarşı — рынок). Bakar (смотрит), biri eşeğini satıyor (один человек: «один» своего осла продает; satmak — продавать). Gözden geçirir (оглядывает; gözden geçirmek — просматривать, оглядывать), hayvanı beğenir (животное ему нравится; beğenmek). Pazarlıkta da uyuşurlar (сторговались; pazarlık — торг, uyuşmak — договориться), böylece (таким образом) eşeği satın alır (осла покупает). İpinden çekerek (за веревку ведя; ip — веревка, çekmek — тащить, тянуть) evinin yolunu tutar (к дому направляется: «путь держит»).
Durumu gözden kaçırmayan (не упустившие этого случая /= положения/ gözden kaçırmak — упускать из виду) iki külhanbeyi (два хулигана), Hoca'ya bir oyun oynamaya karar vererek (над Ходжой подшутить решив; oyun oynamak — разыграть, подшутить, karar vermek — решить) aralarında sözleşirler (между собой договорились; sözleşmek). Hoca'nın peşine düşerler (они пошли за Ходжой; peşine düşmek — идти вслед за кем-либо, преследовать). Biri (один из них) eşeğin boynundaki ipi (веревку, которая была на шее осла; boyun — шея) Hoca'ya sezdirmeden (для Ходжи незаметно; sezmek — ощущать, sezdirmek — дать ощутить) kendi boynuna bağlar (на свою шею привязывает; bağlamak — привязывать). Diğeri de (другой же /из них/) eşeği aldığı gibi (осла взял и) yeniden satmak üzere (чтобы снова продать) pazarın yolunu tutar (отправился на рынок: «взял дорогу рынка»; pazar — рынок, базар, yol — путь, дорога).
Hoca, tam evinin önüne gelince (уже до своего дома дойдя; ev — дом, önüne — перед, gelmek — приходить), bir de bakar ki eşek kaybolmuş (вдруг смотрит, что осел пропал; bakmak — смотреть, kaybolmak — пропадать, исчезать). Yerinde (на его месте) bir genç var (молодой человек находится).
— Kimsin sen? (ты кто?) diye sorar (спрашивает).
Külhanbeyi boynunu büker (хулиган склоняет голову: «шею нагибает»; bükmek — сгибать, скручивать)
— Ah, hiç sorma Hoca Efendi (ах, и не спрашивай, господин Ходжа), der (говорит). Geçenlerde (недавно) annemin kalbini kırarak (мою маму огорчив; kalp — сердце, kırmak — разбивать, kalp kırmak — огорчать, обижать) bir eşeklik yaptım (глупость, «ослиность» совершил). Annem de bana: «İnşallah eşek olursun!» diye inkisar etti (и мама меня прокляла «чтоб ты ослом стал»; inşallah — дай Бог, olmak — быть, становиться, inkisar etmek — огорчаться, выражать недовольство, проклинать).
Hemen insanlıktan çıkarak eşek haline geldim (я точас из человека в осла превратился: «из человеческого облика выйдя, в состояние осла вошел»; hal — состояние, положение). Şimdi öyle sanıyorum ki (сейчас я так думаю, что), annem hasretime dayanamayarak inkisarını geri aldı (моя мама, не вынеся моей участи, свое проклятие взяла обратно; dayanmak — выдерживать, inkisar — обида, проклятие, geri — обратно). Ben de yeniden insan haline geldim (и я опять в человека превратился). Bunda şüphe yok ki (/в этом/ нет сомнения, что) kerametli varlığınızın da tesiri olmalı! (чудесного /святого/ вашего существования следствие, должно быть; keramet — чудо /совершенное святым/, varlık — существование, существо, tesir — влияние, воздействие, olmalı — должно быть)
Hoca, bu durum karşısında (на такое дело: «на такое положение») gencin boynundaki ipi çözer (развязывает веревку на шее молодого человека; genç — молодой, молодой человек, çözmek — развязывать):
— Peki, git de (ладно, иди), bir daha annenin gönlünü kırma (больше маму не огорчай)! der.
Ertesi sabah yine bir yerden bir para uydurur (на следующее утро он опять откуда-то деньги достал; yer — место, para — деньги, uydurmak — достать, раздобыть). Pazara giderek (придя на базар) yeni bir eşek aramaya başlar (нового осла начал искать; başlamak — начинать, aramak — искать).
Bir de ne görsün (вдруг что он видит)? Dün aldığı eşek (осел, которого он купил вчера; dün — вчера, almak — брать, покупать) yine satılmıyor mu (неужели опять продается: «опять разве не продается»)? Hemen eşeğe yaklaşır (тотчас к ослу подходит; yaklaşmak — приближаться), kulağına eğilir (к его уху нагибается; kulak — ухо, eğlemek — сгибаться):
— Seni gidi çapkın (ну и озорник же ты; gidi — сводник, плут; восклицание и шутливым оттенком укора — эх!, çapkın — бабник; озорник)! der. Annene karşı (по отношению к /твоей/ матери) yine nasıl bir eşeklik yaptın (снова какую глупость совершил)?
Hoca’ya oynanan oyun
Nasreddin Hoca'nın eşeği ölür. Tabii yeni bir eşek alması gerekir. Şimdi otomobile alışan bir kimse nasıl yayan gezemezse, eskiden de eşeğe, katıra alışan bir kimse, eşeksiz olamazdı. Merhum Hoca da bunlardan biri olduğundan yeni bir eşek almak üzere çarşıya gider. Bakar, biri eşeğini satıyor. Gözden geçirir, hayvanı beğenir. Pazarlıkta da uyuşurlar, böylece eşeği satın alır. İpinden çekerek evinin yolunu tutar.
Durumu gözden kaçırmayan iki külhanbeyi, Hoca'ya bir oyun oynamaya karar vererek aralarında sözleşirler. Hoca'nın peşine düşerler. Biri eşeğin boynundaki ipi Hoca'ya sezdirmeden kendi boynuna bağlar. Diğeri de eşeği aldığı gibi yeniden satmak üzere pazarın yolunu tutar.
Hoca, tam evinin önüne gelince, bir de bakar ki eşek kaybolmuş. Yerinde bir genç var.
— Kimsin sen? diye sorar.
Külhanbeyi boynunu büker:
— Ah, hiç sorma Hoca Efendi, der. Geçenlerde annemin kalbini kırarak bir eşeklik yaptım. Annem de bana: «inşallah eşek olursun!» diye inkisar etti.
Hemen insanlıktan çıkarak eşek haline geldim. Şimdi öyle sanıyorum ki, annem hasretime dayanamayarak inkisarını geri aldı. Ben de yeniden insan haline geldim. Bunda şüphe yok ki kerametli varlığınızın da tesiri olmalı!
Hoca, bu durum karşısında gencin boynundaki ipi çözer:
— Peki, git de, bir daha annenin gönlünü kırma! der.
Ertesi sabah yine bir yerden bir para uydurur. Pazara giderek yeni bir eşek aramaya başlar.
Bir de ne görsün? Dün aldığı eşek yine satılmıyor mu? Hemen eşeğe yaklaşır, kulağına eğilir:
— Seni gidi çapkın! der. Annene karşı yine nasıl bir eşeklik yaptın?