Sosyal Medya Kullanımında Adab-I Muaşeret

Sosyal Medya ve Adab-ı Muaşeret"Söz konusu görgüsüzlüklerle iletişim ararken iletişimsizliğe düşenler zaten gerçek yaşamlarında da bu şekilde davranıyorlar. Özensiz, düşüncesiz, kaba, laubali. Gerçek hayattaki görgüsüzlüklerini dijital hayata taşımaktan ibaret yaptıkları."

Adabı-ı muaşeret kitaplarını severdim yeniyetmeyken. Çok eğlenceliydi. Bizim evimizde ve mahallemizde hiç olmayan yaşam sahnelerinin kurallarını masal gibi okurdum.

Bu kitaplarda; frak giymiş erkekler ve kabarık etekli kadınlar, akıllara seza ayrıntılar içinde yaşardı. Davetlerdeki masa oturma  oturma düzeni permütasyon ve olasılık problemlerine taş çıkarır; genç bayanlar danslı toplantılarda, genç beylere kaçıncı dansı söz verdiklerini unutmamak için mutlaka küçük defterlerine not ederlerdi. Tabii karaca eti yahnisinin – karaca etini nereden ve niçin bulduklarını hala çözebilmiş değilim- nasıl servis edileceği de büyük önem taşırdı.

 Şimdi bazen düşünüyorum da acaba bize ait olmayan yaşamların ve kuralların peşine düştüğümüz için, kendi yaşama kurallarımızı hor görüp bıraktığımız için mi bu derece hoyrat bir topluma dönüştük?

Toplumsal hayatın bir parçası olan sosyal medya da payını alıyor hoyratlıklarımızdan.

‘’Sosyal medyayı ağlama duvarı gibi kullanmak

Haberleri ve resimleri doğruluğundan emin olmadan yaymak

Arkadaş fotoğraflarını izinsiz paylaşmak

Çalıntıya dönüştürülmüş alıntılarla yazılar yazmak

Üçüncü kişilerin görebileceği alanlarda -örneğin Facebook duvarı- arkadaşlarınızla laubali sohbetler yapmak, laubali mesajlar atmak

Takma isimle hesap açıp ve hesabı fütursuzca kullanmak

Toplu mail gönderirken kişilerin mail adreslerini gizlememek

Kişisel e-postalara cevap vermemek veya sebepsiz yere geç cevap vermek’’ adab-ı muaşerete aykırıdır.

Niçin mi?

Çünkü görgü kurallarının işlevi kişilik haklarını, kişisel alanları korumaktır. Mahremiyet de diyorlar buna.

Yukarıdaki kurallar ihlal edildiğinde mahremiyet zedeleniyor.

‘’Zedelenirse zedelensin, ben açık hayat yaşamak istiyorum!’’ dendiğinde sonuç düşünüldüğü gibi parlak olmuyor.

Perdesiz ekranlardan seyre açılan yaşam ya da paldır küldür dalınan başkalarının yaşamı, ya bütün gizemi ortadan kaldırarak kişilikleri fakirleştiriyor.

Toplumsal ve kişisel iletişimi güçlendirmek yerine farklı şiddet ölçeklerinde problemlere yol açıyor.

Sosyal medyanın doğru kullanmı ve arzulanan sosyalleşme için ‘’Gerçek yaşamda davrandığınızı gibi davranın, farklı kimliklere bürünmeye çalışmayın, sahici olun’’ önerisi bence, çözüm içermekten daha çok problemin asıl sebebine işaret ediyor.

Söz konusu görgüsüzlüklerle iletişim ararken iletişimsizliğe düşenler zaten gerçek yaşamlarında da bu şekilde davranıyorlar. Özensiz, düşüncesiz, kaba, laubali. Gerçek hayattaki görgüsüzlüklerini dijital hayata taşımaktan ibaret yaptıkları.

Hasılı kelam, adab-ı muaşareti öğrenmek ve uygulamak gerekir. Önce gerçek hayatta sonra dijital hayatta, bireyselliğimizin tadını çıkarırken sosyalleşmek için.

Yazan: Hatice Gülcan Topkaya

Resim Bağlantısı: http://img853.imageshack.us/img853/1239/komikfacebookpaylasim5.jpg

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR