Yüz Yüze Konuşma
"İnsan beyni doğduğunuz andan itibaren çalışmaya başlar ve toplum karşısında konuşmaya kalktığınız ana kadar durmaz."
George Jessel
Er ya da geç bir topluluk karşısında konuşmak zorunda kalacaksınız. Hele ordudaysanız bu kaçınılmazdır, engel olma olasılığınız düşüktür ve konumunuz yükseldikçe de kaçınılmaz olacaktır. Bu durum sizi düşündürüyor ve sıkıntıya sokuyorsa yalnız değilsiniz. Araştırmalara göre çoğu insan, topluluk karşısında konuşmayı ölüm korkusundan sonra ikinci sıraya koyar. Deneyimsizseniz; bu bölümdeki konuşma ipuçları ve esasları, size bu konuda yardımcı olacaktır. Başarılı bir konuşmacıysanız, bu bölümü tekrarlama açısından gözden geçirin ya da atlayın.
Hedeflerinizden biri, konuşma düşüncenizi geliştirmek olmalıdır. Olumlu düşünün ve mükemmel olmak üzerine değil gelişmek üzerine odaklanın. Konuşma da dinleme gibi bir beceridir; bir kere temelini kaptığınız zaman geri kalanı; uygulama güzelleştirme ve tarzdır. İlk hatalarınızdan utanabilirsiniz; fakat yaşamaya devam edersiniz. Çoğumuz konuşmacı olmayabiliriz; fakat temel ölçütleri öğrenirsek hepimiz daha etkili konuşabiliriz. Mümkünse çevrenizdeki başarılı insanlardan konuşma ipuçlarını öğreniniz. Zaten başarılı bir konuşmacıysanız bildiklerinizi diğerleriyle paylaşın. Herkes nesnel ve zamanında geri besleme alırsa konuşmasını geliştirebilir.
Her Şey Konuşma Tarzında Başlar
1) SÖZLÜ İLETİŞİM
Bilginizi ve düşüncelerinizi iletmek için sesinizi nasıl etkili kullanırsınız? Konuşma hızında, ses tonunda, vurgulamada, durmada ve sesinizin diğer etkenlerinde kontrolünüz vardır. O zaman sunumunuzun ilginç olması için sesinizi kullanın. Ne demek istediğimizi anlamak için bu bölümü dikkatli okuyun.
Konuşma Hızı (Oran / Ritim)
Her konuşmaya uyan bir konuşma hızı yoktur. Yine de unutmayın, insanlar bir dakikada konuşulan 120 sözcüğün 4 - 5 katı daha hızlı dinleyebilir. Bu yüzden çok yavaş konuşursanız, sizin konuşmanızdan daha hızlı bilgi alan birinin dikkatini ve ilgisini kaybedebilirsiniz. Diğer taraftan, her zaman aynı konuşma hızını kullanmak istemeyebilirsiniz. Sunumunuz esnasında neye vurgu yapmak istiyorsanız orada ses seviyenizi yükseltin.
Ses Seviyesi / Gürültü
Ses seviyesi konuşmanıza vurgu yapabileceğiniz başka bir sözlü tekniktir. Mümkünse odayı hangi ses seviyesi kullanacağınıza dair kontrol edin ve unutmayın ki kalabalık ortamlar sesi yutar. Seyyar mikrofon, özellikle büyük salonlarda, alçak sesli konuşmacılar için iyi bir çözümdür. Bir noktaya vurgu yapmak için sesinizi alçaltın veya yükseltin. Sesinizi alçaltmanız ve yumuşatmanız, vurgu yapmak için daha etkili bir yoldur.
Vurgu / Ayar
Vurguyu etkili kullanmak için bir müzisyenin yeteneklerini pratik yapmanız gerekir. Vurgu, ses perdesindeki notaların kullanımıdır. Sizin için uygun bir ses seviyesinden başlayın ve daha sonra vurgu için sesinizi alçaltın veya yükseltin, bunu da sesli - sessiz harflerdeki, sözcüklerdeki ve cümlelerdeki vurgulara dikkat ederek yapınız.
Konuşmanızdaki "kesinlik" ifadelerinde yüksekten alçağa, şüphe ifadelerinde ise "alçaktan yükseğe" tonlama kullanın. Tonlamadaki bu değişiklikler konuşmanızı tekdüzelikten kurtarır ve dinleyicinin ilgisini toplar.
Durak / Nefes Kontrolü
Duraklar size nefes alma, dinleyicilere de sizin düşüncelerinizi anlama fırsatı verir. Asla acele etmeyin. Ara sıra durun ki izleyici ne demek istediğinizi anlasın. Burada önemli soru, nerede duracağınızdır.
Konuşmadaki duruşlar, yazıdaki noktalamalar gibidir. Kısa duruşlar cümledeki iki ayrı noktayı, uzun duruşlar da cümlenin bittiğini anlatır. Aynı zamanda uzun duruşlar da bir düşünceden diğer düşünceye geçerken kullanılabilir. Bu duruşlar size uzun gelebilir; fakat genelde sizin düşündüğünüzden çok daha kısadır. Dinleyicileriniz de bundan memnun olacaktır. Fakat konuşmanızı gereğinden çok duraklamalarla da bölük pörçük bir hâle getirmeyin!
Telaffuz ve Türkçe
Telaffuzunuz Türkçeye olan hâkimiyetinizi gösterir. Söyleyiş, sözcükleri anlaşılır bir şekilde ifade etme sanatıdır. Telaffuz ise sözcükleri doğru söyleme sanatıdır. Düşüncelerinizi iyi ifade edebilirsiniz; fakat yine de sözcükleri yanlış telaffuz edebilirsiniz. Ne yazık ki çoğu insan sözcük telaffuzunu veya yanlış telaffuzu zekânızla doğru orantılı düşünecektir. Kendinizi dinleyin, sözcüklerinizi netleştirin ve dilinizi anlaşılabilir ve izleyicilere uygun hâle getirin. Telaffuzdan emin değilseniz, işinize başlamadan önce sözlüğe bakınız. Ayrıca İnternetteki bazı sözlüklerden de sözcüğü telaffuzuyla dinleyebilirsiniz.
Uzunluk / Zamanlama
Sunuculuk öğretmenlerinin "zamanlama" konusu üzerinde neden çok durduğunu hiç merak ettiniz mi? Çünkü sunumun uzunluğu çok önemlidir. Askerî ortamda düşüncelerinizi kısa ve etkili ifade etmelisiniz. Sözlü iletişimde ana kural konuşmayı kısa ve hoş tutmaktır. Gereksiz yere vaktini alan birini hoş görecek çok az kişi vardır. Konuşmadan önce elinizdeki malzemeyi toplayın. Ne söylemek istediğinizi bilin. Aklınızın bir köşesinde her zaman amacınızı ve izleyicinizi tutarak konuşun. Konuşma yaparken sesinizi kontrol etme ve yönetmek için gerekli noktalara değindik. Bu tavsiyelerimize uyarsanız herkesin imreneceği bir "radyo sunucusu" sesine sahip olursunuz. Fakat hepsi bu kadar değil. Toplum içinde konuşmak için sesinizi yönetmekten daha fazlasını yapmalısınız. Jestlerinizi, mimiklerinizi, hareketlerinizi heyecanınızı kontrol altına almalısınız.
2) SÖZSÜZ İLETİŞİM
"İlk izlenimi vermek için ikinci bir şansın yoktur."
Birçok çalışma göstermiştir ki insanlar sözlü olarak anlatılanların %10'unu hatırlarlar. İlk izlenim ise daha çok sözsüz iletişime bağlıdır. Sözsüz iletişimin unsurları kıyafetiniz, kendinizi nasıl taşıdığınız, mimikleriniz ve diğer beden dilleridir. Karşılaşacağınız en büyük sorun endişeleriniz olacaktır. Bu yüzden sahne korkusunu üzerinizden atmaya hazır olun. Sahne korkusu, yanlış yönlendirilmiş enerjimizden başka bir şey değildir; hissettiğimiz endişe veya heyecan başkalarının göreceği bir şekilde ortaya çıkar. Çoğunuz çok güzel bir sunumun sadece heyecanı kontrol edememekten dolayı kötü bir sunuma dönüşmesine şahit olmuşsunuzdur. Aşağıda, sahne korkusunu yenebilmeniz ve en iyi adımı atabilmeniz için size bir kontrol listesi verilmiştir. En azından bu ipuçları ile izleyicilerinizi aldatabilirsiniz. Unutmayın; heyecandan tamamen kurtulmak imkânsızdır. Fakat heyecanınızın mesajınızı etkilemesini engelleyebilirsiniz.
Terli Eller Korkusunu Yenmek
- İzleyicilerinizi çözümleyin: Dinleme özellikleri, gereksinimleri, davranışları ve eğitim geçmişleri... Bu sizin bilinmeyen sebepsiz korkunuzu yenmenizi sağlayacaktır.
- Konuşma yaptığınız yeri kontrol edin. Gelecek izleyiciyi alacak kapasitede mi?
- Tahtası var mı? Görsel yardımcılarınızı kullanabileceğiniz yer var mı? Masalar, sandalyeler, havalandırma, ışık, kalemler, kâğıt, telefonlar, fazladan projeksiyon lambası, vb... Bu yardımcılar düzgün çalışıyor mu?
- Uygulama! Uygulama! Uygulama! Teyp, kamera, uzun ayna, hatta arkadaşlarınızı kullanarak uygulama yapın. Ofiste veya başka bir yerde "kuru geçiş" yapmayı deneyin. Uygulama her şeydir.
- Konuya girişinizi ve ana meseleye geçişinizi unutmayın. Bu size her zaman ilk ve en zor anlarda yardımcı olacaktır.
- Her zaman güler yüzlü ve olumlu olun. İzleyicileriniz sizden başarmanızı bekliyor.
- Endişelerinizi ve heyecanınızı içinizde saklayın. Hataları siz söylemedikten sonra dinleyiciler anlamayacaktır.
- Sahneye çıkmadan hemen önce kısa bir yürüyüş yapın ki bir miktar enerjinizi alsın.
- Mesajı verin. Dikkatleri mesajın üstüne çekin, kendi üzerinize
değil.
- Göz temasında bulunun ve geri besleme alın. İzleyicinizle oynayın. İzleyicileriniz onlara konuştuğunuzu ve baktığınızı bilsinler. Bu onların dikkatini çekecektir. Sadece notlarınıza bakarsanız izleyicilerin ilgisini kaybedersiniz. Onların uyuduklarını bilmezseniz, onları uyandıramazsınız!
- Konuşmacıların seviyesine uygun dil kullanın. Kısaltmalar kullanın ve cümleleri kısa tutun. Soyut ve karmaşık meseleleri anlatıyorsanız anahtar sözcükler üzerinde durun ve ayrıntılı, özel örneklerle açıklayın.
- Sunumunuzu gazete kupürü, karikatür, müzik, uygun ve ilgili sözler kullanarak zenginleştirin.
- Enerji fazlalığınızı doğal yollarla harcayın. Yüz ifadeleriyle, jestlerle, yürüyerek ve parmaklarınızı kürsüye veya sandalyeye bastırarak yüz ifadenizi, ellerinizi ve kollarınızı konuşmanızı etkili kılmak amacıyla kullanın; ama kesinlikle aşırıya kaçmayın. Geri yaslanmak, vücudu ileri itmek veya sağa sola yatmak ya da ayakları bükmek enerjiyi atmak için geçerli bir davranış tarzı değildir. Bu endişe verici durumlarla ilgili daha fazla bilgiyi yeri geldiğinde vereceğiz.
- İyi görünmek, özgüven oluşturur ve izleyicilere karşı kredinizi artırır. Saç tıraşına ihtiyacınız var mı? Üniformanız ütülü mü? Rütbeleriniz ve isimliğiniz düzgün olarak takılmış mı? Düğmeler takılı mı? Ayakkabılar boyalı mı? Dik, uyanık ve sakin misiniz? Unutmayın, dağınık bir üniforma ve şaşkın davranışlar, dağınık ve şaşkın bir konuşmacı demektir. Adil veya değil; ama izleyicinin beyni böyle çalışır. Hepimiz doğal birer eleştirmeniz!
Garip Davranışlar
Endişeyle ilgili son birkaç söz daha. Göz önünde olduğumuzda çoğumuzun yaygın olarak kullandığı garip davranışları olur. Burada önemli olan kendi garip davranışlarımızı bilmek ve bunlarda aşırıya kaçmamaktır. Her zaman kendinizi kontrol ediniz ve geri besleme alınız. Zaman içinde bunu sanata çevireceksiniz. Biz aşağıya birkaç tanesini çıkardık. Bunlardan hangisi size uyuyor?
-Filika: Bu tür konuşmacı kendisini, canını kurtaracakmış gibi sahneye veya kürsüye bağlayan kişidir. En büyük korkusu, önünde kendisini güven ve huzur içinde hissettiği tahtayı terk etmektir; bu yüzden de ümitsizce iki eliyle kürsüye sarılır. Bu konuşmacı için sahnede yürümek düşünülemez bile.
-İncir yaprağı: Bu konuşmacı yukarıdaki durumdan biraz kurtulup ara sıra izleyici önünde tur atan kişidir, fakat ellerini ne yapması gerektiğini hâlâ bilmez. Bu konuşmacı hızla, filika olan kürsüye dönmek ister; ama onun yerine sabit duran kollarında incir yaprağı gibi bir el diğerinin üzerindedir ve eller dinlenmededir. Bu resmi canlandırabildiniz mi?
-EI yıkayanlar: Bunlar, tüm heyecanını elinde tutan konuşmacılardır. Bunlar konuşurken ellerini yıkarlar da yıkarlar. Tüm bu sürtünme sonunda ellerinde ısıdan dolayı yara olacağını sanırsınız; fakat onlara bir şey olmaz! Onların bu davranışına odaklanır, asıl konuşmayı kaçırırsınız.
-Kafesteki kaplan: Bu konuşmacıları dinlemek tenis maçı izlemek gibidir. Bu konuşmacılar sahnenin bir tarafından diğer tarafına volta atarlar, nabızlarını ölçmek için bile durmazlar. O kadar çok enerji harcarlar ki sunumları bedensel bir çalışma olarak adlandırılabilir. Bu tekniği el yıkamayla birleştirirlerse kalori harcamaları çok daha fazla olur.
-Sallananlar: Sallananlar, özgürlüklerine kavuşmak isteyen kaplanlar gibidir. Sahne korkusunun en yüksek basamaklarını yaşamışlardır ve onlarda artık terleme ve ağız kuruluğu yoktur. Onlar sadece sahnede konuşamama ve ayakta sabit duramama sorunu yaşarlar. Konuşma deneyimleri onları eğitmiştir; fakat bu sanatı istenilen rahat konuşma noktasına kadar getirmemiştir. İki türü vardır: İleri - geri ve sağa - sola.
-Cep düşkünleri: Evet, kurallara uymuyor belki; ama bu türler kesinlikle ceplerini diktirmelidirler. Çünkü ne zaman konuşmaya başlarlarsa, akşam yediklerinden çocukluklarına kadar her şeyi anlatırlar. Bu türler ümitsizce, el yıkayanlar veya incir yaprağı grubuna dâhil olmak istemediklerinden ellerini ceplerine hapsederler. Bu hareketin seyirciyi kızdırıp dikkatlerini dağıtacağını unuturlar. Bu konuşmacılar ellerinde bir şey tutmanın onları "el yıkayanlar" grubuna dâhil etmeyeceğine inanırlar.
-Kalemle oynayanlar: Bu konuşmacılar cep düşkünlerine benzerler. Elleriyle bir şey yapıyor olmak zorundadırlar. Bütün kalemler ve benzer nesneler bu konuşmacı sunumunu yapmak için ayağa kalkmadan önce kürsüden kaldırılmalıdır. Kendilerini ellerindeki bir kalemle oynamak zorunda hissederler ve bu da genellikle izleyiciden iyi puan almaz.
Bu hareketler kendi başlarına bir konuşmacının başarısızlığına sebep olmaz; fakat aşırıya kaçarsa sorun oluşturabilirler. İzleyiciler konuşmacıyı dinlemek yerine onun hareketlerine takılabilir. Bir kez daha belirtelim, bu tarz hareketleri herkes bir veya birkaç kez yapar. Davranışlarınızdan haberdar olun, onları kontrol edin ve onların sürekli davranışlarınız olmasına ve mesajınızın etkisini azaltmasına izin vermeyin.