f-t-lık eki, istek kipi, geniş zaman, -ip ulacı, ettirgen eylem)
YORULAYIM DEME
Hoca'nın kansı, yaşa mı basar, taşa mı basar, ne yaparsa, günün birinde sancılanır. "Aman efendi, her işi yüz üstü bırak da, bana bir hekim yetiştir!" der.
Rahmetli' nin telaşından eli, ayağı dolaşır. Kendini toplayıp da dışarı alıncaya kadar, kansı, nereden akiına gelirse, tutar, bir tas su içer. Niye derler ki, "Acı acıyı; soğuk su sancıyı giderir." diye. tetiği su sancıyı bıçak gibi keser; gayri hekimlik, hâkimlik hiçbir şeyi kalmaz. Kocasının ardından seslenir:
"Efendi, efendi; sancım kesildi; sakın elin adamım boşuna yorayım deme!"
Bu haber üstüne, Hoca pergelleri daha çok açar. Üç adımda hekimin evini bulur.
Hekim başı der: "Sabah sabah bizim hatun sancılandı, seni alıp götürecektim ya, Allah'tan sancısı kesildi, boşuna yorulayım deme!"