Çocuk Pazar sabahı saat 8.30 da uyandı. Cuma günü okuldan gelirken "bu hafta sonu önceki haftalardan farklı olacak. Kalan derslerimi tamamlayacağım ve gelecek hafta içindeki sınavlara iyi hazırlanacağım, diye karar vermişti. Bu sebeple Cuma akşamını ve gecesini çok rahat geçirdi. Televizyon seyretti, müzik dinledi, uzun uzun telefonda konuştu ve gece oldukça geç saatte yattı. Çünkü ders çalışması için daha önünde uzun uzun iki gün ve iki gecesi vardı. Cumartesi günü arkadaşlarıyla beraber oldu. Biraz dolaştılar her zaman gittikleri yere gittiler. Sohbet ettiler. Sohbete o kadar çok dalmışlardı ki zamanın nasıl akıp geçtiğini fark etmedi bile. Ders çalışmadığı için zaman zaman biraz rahatsızlık duyduğu oldu ancak içinden gelen bu huzursuzluğu" daha önümde koskoca bir pazar var" diyerek söyledi.
Pazar sabahı, işte bu şartlar altında 9.00’da uyandı. Önce güzel bir sabah kahvaltısı yaptı. Şöyle bir televizyona göz gezdirip odasına geçmek istedi fakat film öyle heyecanlıydı ki bir türlü televizyonun başından kalkamıyordu. Önünde daha koskoca bir pazar günü olduğunu düşünerek bu filmi izlemesinde bir sakınca olmadığına karar verdi. Film bittiğinde saat 12 idi. Hafta içide bu saatte yemek yemeğe alışkın olduğu için karnı acıktı. Annesinin özenle hazırlamış olduğu yemekleri yerken evdekilerle koyu bir sohbete daldı. Yemekten sonra yine çalışma odasına gidecekti ki televizyonda maç yayını başlamıştı. Haftanın en önemli maçıydı. Bu maçı seyretmek için insanların dünyanın parasını verdiklerini düşününce ayağına kadar gelen bu maçı seyretmemenin büyük kayıp olacağını düşündü.
Tüm hafta bu maç konuşulacaktı maç biter bitmez (nasıl olsa 90 dakika) sıkı bir şekilde çalışmaya karar vererek maçı izlemeye koyuldu. Maç bittiğinde hafta sonu yaşadıklarını düşünmeye başlamıştı ki annesi içeriden çayın hazır olduğunu duyurdu. O da çayı içip ders başına geçmenin doğru olacağını düşündü. Çay bittiğinde üzerine bir ağırlık çökmüştü. Haftanın yorgunluğu , maçın gerginliği, sınav stresleri ve çayla birlikte yenilenler ... onu iyice gevşetmişti " nasıl olsa şimdi çalışamam" diye düşündü ve dinlendikten sonra çalışayım dedi.
Saat 19.00 sıralarında içindeki huzursuzluğu bastırmaya gayret ederek çalışma masasına yönelmişti ki en sevdiği arkadaşıyla ailesi onlara misafirliğe geldi. Misafir varken de ders çalışılmazdı ya ... birlikte sevdikleri diziyi seyrettiler. Artık kalan zamanında sadece en önemli iki dersi çalışırım diye düşünüyordu. Fakat yavaş yavaş uyku bastırmaya başlamıştı. Eğer uyumazsa yeni başlayan haftaya yorgun ve uykusuz girecekti. Bu sebeple kendi kendine şöyle dedi." Bugün çalışamadım. AMA YARIN SÖZ ÇALIŞACAĞIM". Y arı sıkıntılı yarı huzurlu odasının yolunu son kez tuttu. Ancak çalışmak için değil , uyumak için... Ve pazartesi günü yapılan çok önemli sınavından 0 (sıfır) almıştı.
* Cennet, anaların ayakları altındadır.
Hz. Muhammed (A.S.)