(Geniş zaman, -ip ulacı, ad durum ekleri, iyelik ekleri, belirli geçmiş zaman)
KENDİM SANDIM
Günlerden bir gün, Hoca'nın yanına yaşlı başlı biri gelir. Selâm sabahtan sonra, dereden, tepeden söz açıp saatlerce hoşbeş ederler, misafirin kalkıp gideceği sırada Hoca:
"Efendi hazretleri, doğrusu, sohbetinize doymadım, ama biraz daha oturun desem belki oturmazsınız. Bari gitmeden, adınızı olsun bağışlayın!" der. Adamcağızı bir gülmedir alır, güler de güler ve sonra:
"ilâhi Hoca, demek beni tanımadın? Peki ya nasıl oldu da kırk yıllık dost gibi senli benli konuştun öyle?" diye sorar.
Nasrettin Hoca, o açık yürekliliği ile:
"Nasıl olacak, der; baktım ki kafan kafama, kaftanın kaftanıma benziyor, doğrusu ben seni kendim sandım!"