Oruç - (Пост)
Bir Ramazan günü (однажды в Рамазан) Nasreddin Hoca'nın gözleri (глаза Насреддина Ходжи; göz — глаз) susuzluktan afallamış (от жажды ввалились; susuz — хотящий пить, susuzluk — жажда, afallamak — ввалиться). Dayanamayıp (не выдержав; dayanmak) bir çeşmeye (к источнику; çeşme) çaktırmadan yanaşır (незаметно подходит; yanaşmak — подойти). Tam suyunu içerken (как раз когда он пил воду; tam — как раз, su — вода, içmek — пить), bir köylü görmüş Hocayı (какой-то крестьянин увидел Ходжу; görmek — видеть):
— Aman Hoca (о Боже, Ходжа), günah değil midir (не грех ли; günah — грех) bu yaptığın (то, что ты делаешь; yapmak — делать)!
— Yıkıl karşımdan (убирайся отсюда; yıkılmak — рухнуть, обрушиться, karşı — напротив, karşımdan — от меня), Ramazan gider (Рамазан уходит; gitmek) bir daha gelir (и снова приходит; gelmek), ama ben gidersem (но если я уйду= умру; gitmek — уходить, зд. умирать) bir daha gelmem (больше не приду)! ne günahı (какой грех)…
Oruç
Bir Ramazan günü Nasreddin Hoca'nın gözleri susuzluktan afallamış. Dayanamayıp bir çeşmeye çaktırmadan yanaşır. Tam suyunu içerken, bir köylü görmüş Hocayı:
— Aman Hoca, günah değil midir bu yaptığın !
— Yıkıl karşımdan, Ramazan gider bir daha gelir, ama ben gidersem bir daha gelmem! ne günahı…