John Guise Kimdir?
John Guise, İngiltere'de doğup büyüyen, uzun yıllar Türkiye'de yaşayan 77 yaşındaki bir Turkophile'dir. (Turkophile; Türk yanlısı olma, Türk dostu olma, Türkleri ve Türkiye’yi sevme anlamına gelir.) Emekliliğinde Yeni Zelanda'ya yerleşti.
John Guise, 1979 yılında ilk kez bir tatil için Türkiye’ye, Alanya’ya geldi. Bir yıl sonra Manisa’da çalışmaya başladı. İzmir'de bulunan dizel motorlu endüstriyel araçlar üreten bir fabrikada Profesyonel Teknik Mühendislik Müdürü olarak çalıştı. İki yıl boyunca İzmir'den Manisa’daki fabrikaya yaptığı günlük yolculukların yanı sıra kısa tatil gezileri için İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Nevşehir, Ayvalık, Isparta ve Bodrum'u ziyaret etme şansı buldu. Çalışma sözleşmesinin sonunda kendi ülkesine döndü.
Türk insanlarına, kendisine gösterilen çeşitli nezaketlerden dolayı şükranlarını göstermek için, dil öğrenenlere Türkçe öğretmeye karar verdi. 2001 yılında SOAS Üniversitesi sınavını Türkçe olarak geçti. Bundan sonra, İngiltere'deki Coventry'deki Teknik Kolejde Türkçe öğretmeye başladı. Ayrıca kendi evinde özel dersler verdi.
John Guise, okul dönemlerinde dilbilgisi derslerinde Latince ve Yunancayla ilgilendi. Ayrıca Fransızca ve İspanyolca konuşabiliyor ve yazabiliyor. Türkiye'de çalışmaya başlamadan önce kendisine “Artık Türkçe öğrenme şansım var...” demişti, çünkü bazı dilleri bildiği için Türkçeyi özümsemenin kolay olduğunu düşünüyordu.
"İngilizce Konuşanlar İçin Açıklamalı Türk Dili" adlı çalışması, uzun yıllar boyunca bu büyüleyici dili öğrenip öğretmesinin sonucudur. Kitapta, öğrencinin öğrenme eğrisi boyunca karşılaşabileceği çeşitli zorlukları da açıklar.
34 yıl Türkçe öğrendikten sonra Türkçe ile ilgili düşüncelerini de yazdı.
Türkçe öğrenmekte olan öğrencilere, bu yolda karşılaşacakları zorluklarda yardımcı olmak amacıyla “Turkish Explained - turkishexplained.com (İngilizce bilenler için Türkçe)" web sitesini de açtı.
Peki, John Guise Türkçe hakkında ne düşünüyor?
TÜRKÇE
Çok mantıklı bir dil olmasından dolayı Türkçe öğrenmenin kolay olduğu söylenir. Sözdizimi kurallarındaki bazı istisnaî durumlar haricinde dilbilgisi yapısı son derece mantıklıdır. Hiçbir dilbilgisel cins, yani eril, dişil ve cansız formları içermediği için öğrenmesi kolay olmalıdır.
Ve bu nedenledir ki; Profesör, Öğretmen ve özellikle bizzat Türkler öğrenmenin 'bu kadar' kolay olduğunu söylüyorlar.
"Neden olmasın? Türk çocuklar çok genç yaşta anadillerinde konuşmayı öğrenmiyorlar mı?"
Bunu böyle olduğunu belirten profesör, öğretim üyeleri ve anadilini konuşanlar olduğunu fark etmiş olabilirsiniz; ama gel gelelim bu listede Türkçe Öğrencilerin bulunmadığını da fark edebilirsiniz. Eğer bunlardan herhangi birine, ya da 'bizden herhangi birine' diyeyim, bu soruyu sorarsanız genellikle (ekseriyetle; çoğu zaman) tam aksi bir cevap alırsınız.
Kocaman bir "Hayır! Türkçe çok zordur. Kurallarını öğrendim, ama yine de onu anlayamıyorum ya da kendimi anlaşılır kılamıyorum."
Böylece, öğrenme yolunun kenarı, uğraşmış ancak başarısız olmuş öğrencilerle doludur, çünkü bunca çabalamalarına rağmen her yaptıkları boşuna gitmiştir ve bu nedenle başarısızlıklar ve hayal kırıklıkları tarafından tüketilmiş bu dikenli ve zor yolda bir başka iyi niyetli (hevesli) öğrenci daha kaybolup gitmiştir.
Kendi derslerini alıp, kendi sınıflarına gidip, kendi videolarını izleyip, kendi ses kasetlerini dinlerler ancak sonunda sizin söylediğiniz tüm dostça "Merhaba nasılsın"lar, yanlış anlamaların boş (anlamsız) bakışlarıyla karşılaşırlar ve gözlerde o paniklemeyi görebilirsiniz.
Peki neden böyledir?
Açıklanmış olan Analoji
Sadece yanlış anlaşılan zavallı Türkçe öğrencileri olarak kendimize değil, aynı zamanda, Türkçe son derece mantıklı olduğu için öğrenmesinin çok kolay olduğunu söyleyen tüm Doçent, Öğretmen ve Yerli Türkçe Konuşanlara bir açıklama vermeye çalışalım.
Peki, o zaman, isterseniz günümüz bilgisayar ve programlama teknolojisinden bir örnek vererek konuyu daha anlaşılır kılalım. Kaçımız, zamanının çoğunu, başarılı bir sonuç elde etmek için programlama becerisini kullanmak yerine, programdaki hataları ayıklayarak (gidererek) geçirmedi ki! Bir bilgisayar programı oluşturduğumuzda, kaçımız zamanının çoğunu hata ayıklayarak geçirmek zorunda kalıyor?
Genellikle o, bir mantık sorununu ortaya çıkarır. Herhangi bir bilgisayar dilinin sözdizimi kurallarını öğrenmiş olsak bile, yine de mantığın engeline takılabiliyoruz, yine de mantıksal bir engelle karşılaşabiliyoruz. Sonuçta, her şey yerli yerine oturuncaya kadar, programımız istenildiği gibi çalışmayacaktır. Programlama alanındaki yeteneğimizi arttırmak için, hata ayıklama çalışmalarımızda sık sık, bir kitaptan, dünya ağından ya da belki bilgisayar kurslarından benzer bir örnek bulmanın yollarını aramak zorunda kalırız.
Bildiğiniz gibi, her bir bilgisayar dilinin kendi lehçesi vardır. VB ve JS birbirlerinin mantığını anlayamaz. Bu anlaşılmazlık ve anlamsızlığa karşı ne yapılacağını bilemiyorlar. Bu nedenle programız ne uygun biçimde derleyip ne de başarıyla çalışır.
Benzer bir şekilde, Türkçe ve İngilizce sözcüklerin arasında büyük fark vardır. Bizler, İngilizler olarak sözcükleri "bilgiye dayalı bir tahminle" Almanca ya da diğer Romantik Dillerden alabiliriz. Ancak Türkçe sözcüklerin kökeni bize tamamen yabancıdır ve anlamamıza yarayacak hiçbir ipucu yoktur. Türk lehçesinin büyük bir bölümünü ve yeni Türkçe sözcükleri ezbere öğrendiğimiz ve hatta tüm dilbilgisi kurallarını da "hatmettiğimiz" halde, bizim için hâlâ Türk dilinin mantığıyla ilgili daha birçok sorun "anlaşılmayı beklemektedir". Bizler her zaman zorlukları aşmanın yollarını bize gösterecek bir örnek bulabiliriz. Fakat bulduğumuz cevaba rağmen kendimize sadece, "Bu gibi şeyleri yaparak ya da söyleyerek asla düşünemedim" deriz.
Türkçe Öğrenme Sorunları
Yetmişli yıllarda, 40’lı yaşlarımın ortalarındayken, çalışmak üzere Türkiye’ye gittiğimde kendimi böyle bir durumun içinde buldum. Tek bir Türkçe kelime bilmiyordum ve Türkçe öğrenmek bana çok zor geliyordu. Bir Türk Dilbilgisi kitabı aldım ve ünlü uyumu, ünsüz değişimi ve dilin diğer özel kurallarını öğrenmek zorunda kaldım. Tabii ki bir dilin yapısını oluşturan kuralları hemen herkesin öğrenebileceği aşikârdır (tabiîdir; doğaldır), ancak, bilgisayar programlamada olduğu gibi, kuralların uygulanması bizim için çok zordur. Dahası, Türkçe'nin biz İngilizce konuşanlar için çok zor olmasının nedeni, tamamen farklı bir lehçesine bu kuralları ve mantığı uygulamaya çalışmaktır.
Türkçe Düşünmek mi?
Evet, doçentler, öğretmenler ve anadilini konuşabilenler haklıdır. Türkçe, son derece iyi yapılandırılmış ve mantıksal bir dildir. Bunun en büyük kanıtı, Türk çocuklarının Türkçeyi çok küçük yaşlarda hatasız olarak öğrenebilmeleridir. Ancak, bizler yabancılar olarak, öğrenmeye (öğrenmek için) çabaladıkça Türk dilinin iç bünyesi bizi mağlup eder.
"Hiç, bir Türk gibi düşünebilecek miyiz? Galiba hayır!"
Bizler Türk mantığı ile düşünmeyi hiç öğrenmedik ve her halde çoğumuz Türk dilini hayatımız boyunca asla çözemeyeceğiz. Hattâ Türkçe öğrenmeye çalıştığımız onca yıldan sonra bize, eski filim kahramanı "Tarzan" gibi "Tarzanca" konuşanlardan biri de diyebilirler.
Söyleyebildiğimizin en iyisi budur - "Ben Tarzan!, sen Jane!"
Ey! Arkadaşlarım! Yani otuz dört yıl boyunca Türkçeyi öğrenmekte bulunduğum halde sizlere, anadilinizi öğrenmenin çok zor olduğunu söylemeliyim…
(Kaynak: turkishlanguage.co.uk)
John Guise'in Kitapları: Amazon