Medya Dili ve Dilbilime Uygunluğu Tartışması

Hanifi SEVER*   Gülden Neslihan KESİCİ **
       Giriş :
      Günlük hayatta kullanılan Türkçe’ye yeteri kadar özen gösterilmediği bilinen bir gerçektir. Arkadaş arasından tutun da yazılı ve görsel basına kadar herkesin hoyratça kullandığı Türkçe’nin sonu ne olacaktır? Bu sorunun cevabının toplumu düşünmeye itmesi gerekirken nedense sadece dil konusunda düşünen kişileri rahatsız etmektedir. Dünya dillerinin hepsinde küreselleşmeye bağlı olarak bozulmalar, öz niteliklerini kaybetme gibi değişimler olmaktadır ancak bunun şiddetinin ne olacağı önemlidir.
      Politikacı, sanatçı gibi toplumun her an takip ettikleri kişilerin hatta hayatımıza bu denli giren medyanın dili yanlış kullanması toplumu da olumsuz etkilemektedir. 
      Dilde bozulmaya bağlı olarak toplum içi bildirişme de (iletişim) sağlanamaz hale gelmektedir. Bundan elli yıl önce konuşulan Türkçe’yi bugünkü gençler, elli yıldır yaşayıp bugüne gelen kişilerde şimdi konuşulan dili anlamakta zorluk çekmektedirler, oysa ki bir Alman, Goethe’nin yıllar önce yazdığı bir eseri çok rahatlıkla okuyabilmektedir. Bizler ise M. Akif ERSOY’un bir şiirini anlamakta güçlük çekmekteyiz. Bu nasıl bir dil bilincidir?   

      Medya ve Dil :
      Medya, basın yayın organlarının yönetimini, topluma iletisini yapan bir kurumdur. Toplumla en çok ilişki kuran birim aslında medyadır. Sokakta yapılan bir röportaj, sunucuların konuşmaları, izlenme oranı yüksek programlarda kullanılan dil çok önemlidir. Sanatçılar, kendileriyle mülakat için gelen gazetecilerle öyle bir konuşuyorlar ki sanırsınız bir ingiliz yıldızımız var. Halkımız da o sanatçının çok önemli bir şey söylemiş olacağını zannederek izlemeye devam eder. 
      “ Bence manken arkadaşlar bu olayı çok egzegreyt ettiler bu yüzden eşim çok agresif davrandı size karşı” “exaggerate” ingiliz dilinde abartmak, “aggressive” ise saldırgan demektir. Bu tümce kime hitap etmektedir? Ne İngilizce konuşuyoruz ne de Türkçe, peki biz ne konuşuyoruz? Aşağıda medya organlarının yayınladığı programlarda yapılan dil hataları ve dilbilimsel yaklaşımlar verilmiştir. 

1) "Ben teenager'lık yaşamak istiyorum Firdevs'te..." => Ahmet San 
Bir özel televizyon kanalında yayınlanan programda bir konuşmacının sözleri. Teenager, ingiliz dilinde 13-19 yaş arası olan kimse için kullanılan bir sözcük, biz Türkçe’de buna “genç” diyoruz. Oysa ki bu tümce “Ben, gençliği yaşamak istiyorum ..” şeklinde daha güzel kullanılabilirdi. 

2) "İnegöl köftesi mmm, İnegöl köftesi de ne 'başarılı' olur!.." => Vj Bülent
Açıkçası biz bu cümleden hiçbir şey anlamadık. Türkiye’nin en saygın müzik kanallarından birinde yapılan bu yanlışlığa pes doğrusu.

3) "İkili blokta başarılı var!.." 
=> Türkiye-Bulgaristan voleybol maçı spikeri

      İkili engellemede başarılı olan kim? İki kişi engelleme yapıyor ve biri mi başarılı oluyor? Yani ikili engelleme var ama biri başarılı oldu, diğer oyuncu boş yere mi çabaladı? Ayrıca “blok” yerine “engelleme” sözcesi daha uygun olabilirdi.

4) "Açıklamalarında tezatlık var, 365 derece ters dönerek o açıklamaları yaptı..." => "Biz Evleniyoruz" yarışmacısı Arzu

      Terimsel olarak 360 derece dönmek demek başlangıç noktasına varmak demektir. 365 derece başlangıç noktasından dönüş yönüne doğru 5 derecelik açıyla son bulur. Yani bir tam dönüşten sonra başlangıca göre sadece 5 derece dönmüştür. Nasıl olur da 5 derece ters dönüyor? Oysa ki 180 derece dönüşlerde zıt yöne gidiş vardır. Halk arasında da 180 derece çark etti tümcesi de bizi desteklemektedir.

5) "Yılana düşen denize sarılır..." "Kadının Sesi" programına telefonla katılan bir kadın ve "Denize düştük balığa sarılıyoruz..."A'dan Z''ye" programında bir adam.

      Ne acıdır ki halkımız bile artık bu sosyetik bozulmalara ayak uydurma yarışına girmiş gibidir. Öyle ki asırlarca kullandığımız bu kalıplaşmış tümceler hunharca katlediliyor Bu yanlışın doğrusu “denize düşen yılana sarılır” olmalıydı. Yukarıdaki tümcelerden ikincisinde bağlamdan ne denilmek istediği anlaşılmaktadır ama birinci tümcede bağlamdan hiçbir şey çıkmıyor. Bir kimse nasıl denize sarılır? İkinci tümcede denize düşen kimsenin balığa sarılması, bağlamsal olarak kişinin başının derde girdiğinde başka yollar arayabileceği anlamını çıkarıyor. .

6) "Fransızların bir sözü var; sistem sana uymuyorsa sen sistemi değiştir” Kazım Kanat 

      Anadilini gereği gibi kullanan halkımız (!) Türkçe’yi aşıp diğer dilleri de yok etmek için kolları sıvamış sanki. Hele hele yer yüzünde Fransızlar gibi dillerine bağlı bir milletin atasözlerini değiştirmek büyük cesaret gerçekten.

7) Bayhan, ben bir şeyi daha merak etmek istiyorum..." => Osmantan Erkır

  Yine bir anlamsızlık, günlük Türkçe’ye uygun, herkes anlayabilir ama anlambilimsel özelliklerden tamamen yoksun, anlamsız bir tümce 

 

  8) "2004'ün daha az 'kansız' savaşsız geçmesini dilerim..." => Ege

  Bir şarkıcının yaptığı konuşmasında tezatlıklar dikkatimi çekiyor. “Daha az kansız” ve “savaşsız” sözceleri zıtlığın kaynağı olarak görülüyor. Bu zıtlık dilbilimde anlambilimsel olarak incelenebilir.

 

9) "Siz onu bunu bırakın da Ali Sami Yen ne zaman 'Reorganize' yani 'Rebuilt' olacak?" => Reha Muhtar
      Bir özel televizyon kanalında haber bülteni bile sunmuş olan bir kişinin yaptığı bu yanlış gerçekten çok komik. “Re” ingiliz dilinde bir ön ektir. Türk Dili’nde ise ön ek kavramı yoktur. Türkçe sondan eklemeli bir dildir, bu yanlışın hiçbir savunması yoktur. Zaten “organize” sözcesi de Türkçe değildir ancak günlük hayatta dile yerleşti. Daha vahimi “Rebuilt” Bu hata ingilizleri bile çileden çıkarır. Build, tamir etmek, onarmak demektir, “re” ön ekinden sonra fiillerin geniş zamandaki hali gelir. “rebuild” olması gerekirken “rebuilt” yani build sözcesinin geçmiş zaman hali gelmiştir. Türk Dili’ne göre yapılan yanlışlık ise ortadadır. “Rebuilt” yerine “tamir etmek, onarmak” filleri daha güzel olurdu.

      Bilim dilleri de toplumsal bildirişmeyi bozan bir unsurdur. Televizyon kanallarına çıkıp yorum yapan kişilerin söylediklerinden hiçbir şey anlaşılmamaktadır. Türkiye’de en çok konuşulan konulardan olan ekonomi hakkında konuşulanlardan halk ne anlıyor acaba? 

      Sonuç :
      Dilde yabancılaşmaya gittiğimiz şu günlerde medyanın yaptığı hatalar toplumun aynası olarak bize yansımaktadır. Malesef dil denetiminden yoksun sunucular, programlar yüzünden dilin bozulması hızla sürmektedir. Halka yön gösterip örnek gereken dil kullanımı olması gerekirken, entelektüel açıklamaların dil dışı sözcüklerle, ağızdan yuvarlanarak çıkarılması özellikle gençlerde özenti oluşturmaktadır. Bu yüzden halkla her an ilişkisi bulunan medyanın kullandığı dile dikkat etmesi gerekir aksi taktirde dil üzerine bunca yıl çalışan dilbilimcilerin emekleri çöpe atılmış olmayacak mı? 

      Kaynaklar :

(örnek tümceler) Milliyet Gazetesi 2004 (01-11 ocak tarihleri arası) 

* Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi 2. Sın. Öğr. Adli Bilimler Tpl. (Adli Dil İnc.) 

** Polis Akademisi FYO 2.Sın Öğr. Hacettepe Üni. İngiliz Dilbilimi Böl. ABT (Adli Dil İnc.)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR