Günümüzde, Temel Eğitim basamağındaki Türkçe öğretiminde, dil bilgisi konu alanının öğretimi ve de eğitimine yeterince yer verilmediği, bu alanın Türkçe öğretimi içindeki öneminin görmezlikten gelindiği herkesçe bilinmektedir. Bu yüzden ülkemizde dil bilgisi öğretiminin dolayısıyla Türkçe öğretiminin genel durumu iyi değil, sorunları dağ gibidir. Konuyla ilgili çözüm önerilen ise hemen herkesin uzlaştığı, ancak iyileştirilmesi hususunda kimsenin bir katkıda bulunamadığı sözler olarak yazılmakta, okunmakta, konuşulmaktadır.
Durum:
Bu gün, okullarımızda, Millî Eğitim Bakanlığınca 26 Ekim 1981 Tarih, 2098 Sayılı Tebliğler Dergisi'nde yayımlanan Temel Eğitim (İlköğretim) Türkçe Programında belirtilen dil bilgisi konu alanının özel amaçlan ve öğrencilere kazandırılacak davranışlar doğrultusunda eğitim verilmeye, öğretim yapılmaya çalışılmaktadır. Türkçe dersi, dolayısıyla onun konuları, Temel Eğitimin I-V. sınıflarında sınıf öğretmenleri, VI-VIII. sınıflarda da Türkçe öğretmenleri tarafından okutulmaktadır.
Sınıf ve Türkçe öğretmenleri, Türkçe dersinin kendi içinde bir bütünlük taşıdığını; okuma, dinleme, anlama, anlatım, dil bilgisi, yazım gibi konu alanlarına ayrılsa da bu derste, bu etkinliklerin birbirini tamamlayacak biçimde verilmesi gerektiğine inanmakta ve dil bilgisi konularını, genel olarak Türkçe konuları içinde vermeye çalışmaktadırlar.
Öğretim programlarında, genel olarak dil bilgisi için ayrı bir saat ayrılmadığı gibi, ilgili konular için ayrı bir ders kitabı da bulunmamaktadır. Öğretmenler de, Türkçe kitaplarındaki sıra ve dağılıma göre dil bilgisi konularına yer vermekte, konuları ders kitaplarında işaret edildiği düzeyde işlemektedirler.
Öğretmenler, Türkçe derslerinde, genel olarak, ders kitabı, ders defteri, yazı tahtasının dışında herhangi bir görsel, işitsel ya da görsel-işitsel araç kullanmamaktadır.
Temel Eğitimin I-V sınıflarında da, VI-VIII sınıflarında da dil bilgisi konuları, yaygın olarak, sadece anlatma yöntemi, sunuş biçimindeki öğretme yaklaşımı ile verilmektedir.
Dil bilgisi konularıyla ilgili sınavlar daha çok yazılı yoklamalar biçiminde olmakta, sorular da sayılı ve sınırlı olarak düzenlenmektedir.
Öğretmenler de öğrenciler de, genel olarak, dil bilgisi konularını sevmemekte, çalışmalar arasında yer almasını da pek istememektedirler. Bütün bu konular, soğuk, zor, öğrenilemeyen konular olarak görülmektedir.
Sorunlar:
Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dallarında ya da Türkçe Öğretmenliği Bölümlerinde öğretmen adaylarına verilen dersler, konu alanı olarak da, haftalık kredi saati olarak da yeterli değildir. İlgili programlarda adı Türkçe olan; okuma olan, dinleme, anlama olan dersler yoktur. Adı sözlü ya da yazılı anlatım, dil bilgisi olan dersler de haftada ikişer saatle sınırlı, dört yarı yıldan fazla devam edemeyen derslerdir.
Sınıf ya da Türkçe Öğretmenliği bölümlerine gelen öğrenciler, büyük bir oranda dil bilgisinin temel beceri ve davranışlarını kazanmış olarak yüksek öğrenime gelememektedir. Öğrenciler, ilkokul, ortaokulda görüp öğrendiklerini de, lise döneminde unutarak yüksek öğretime başlamaktadır.
Sınıf ya da Türkçe öğretmeninin yetiştirilmesi konusunda programlar yeterli olmayınca iş, öğretim elemanının öğrencilere verebileceği bilgiye, onlara kazandırabileceği beceri ve alışkanlığa kalıyor. Maalesef görevini kişisel çabası ile iyileştirerek yerine getirmeye çalışan öğretmen sayısı da parmakla gösterilecek kadar azdır. Programlardan, ders kitaplarından, sınıfların kalabalık olmasından şikâyetçi olarak da sorun çözülememektedir.
Öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarında, yetersiz programlara, sınırlı ders saatlerine, kalabalık sınıflara rağmen öğretim yapılmaktadır ama, bu kurumlarda da eğitim verilememektedir. Türkçenin ne olduğu, dil bilgisi konularının Türkçe, Türkçe konularının dil bilgisi konuları içindeki yeri, ne yazık ki bu kurumlarda da açık olarak bilinmemekte dolayısıyla dil bilgisi dersi de gerektiği kadar önemsenmemektedir.
Sınıf öğretmenleri kadar Türkçe öğretmenleri de dil bilgisi konularında; özellikle bu konuların eğitimi ve öğretiminde yetersizlik göstermekte, ilgili öğretmenler arasında olumlu zümre çalışmalarına gidilememektedir. Toplantılarda ya da öğretmen odalarında, konunun eğitim ve öğretimi yerine, dil bilgisinin doğal sorunları; terim farklılıkları, cümle yapıları, takısız tamlama konuları öne çıkartılarak gereksiz tartışmalar yapılmaktadır.
Sınıf öğretmenleri dahi, dilin sürekli, özenle ve dikkatle kullanımı hususunda, Türkçe dersi kadar diğer derslerde de uyarıcı olamamaktadır.
Yine VI-VIII. sınıflarda Türkçe dersinin dışındaki diğer derslerin öğretmenleri de "her şeyden önce bir Türkçe öğretmeni olduklarını" unutmakta, dilin bütün derslerde, doğru ve düzgün kullanımı konusunda fazla bir çaba göstermemektedir.
Bu günkü dil bilgisi öğretimi, belirli tanımları, kuralları, sayılı ve sınırlı örneklerle söz konusu etmekten ileri gidememektedir. Araç olarak dil ve onun kuralları öne çıkartılarak, bu eğitimle yeterli ve etkili bir biçimde anlaşmanın amaç olduğu unutulmakta, öğrencilere beceri ve alışkanlığa dönüşemeyen bilgiler ezberlettirilmektedir.
Metin çözümlemeleri, kelime dağarcığının zenginleştirilmesi, okuma, metnin dilinin, anlatımının ve türünün incelenmesi Türkçe dersinin etkinlikleridir. Bütün bu çalışmalar nasıl birbiri içinde veriliyorsa, dil bilgisi çalışmalarının da bunlarla birlikte, bu etkinlikler içinde, onlarla iç içe verilmesi gerekirken genelde bu, gerçekleşememektedir. Her ne kadar ilgili öğretmenlerce dil bilgisi konularına ayrı bir ders saati ayrılmadığı görülse de, Türkçe saatlerinin bir kısmının belirgin bir biçimde, amaç terimi, kuralı ezberletmekmiş gibi geçiştirilmesi gene yanlıştır. Hâlbuki dil bilgisinin tanımları, kuralları öne çıkartılarak değil, bunların kullanımdaki yeri sezdirilip kavratılarak, öğrencilerin benzer beceri ve davranışlar kazanmaları sağlanmalıdır.
Dil bilgisi konuları işlenirken kitaptaki parça ve örnekler her zaman iyi seçilmiş parçalardan ya da öğretici örneklerden oluşamayabilir. Bu yüzden öğretmenlerin konu paralelinde başvuracakları dil bilgisi "akıl defterleri" olması gerekirken, öğretmenler genelde böyle bir araç kullanmamaktadır.
Konuyla ilgili bütün yönergelerde dil bilgisi öğretiminin görevsel olması, başka bir deyişle, bu derste Türkçeyi iyi kullanmaya yardım edecek, beceri ve alışkanlığa dönüşen bilgilerin verilmesi istendiği hâlde,1 bu gerçekleşememekte, ezberlenmiş, hayata geçirilemeyen bilgiler verilerek günler geçirilmektedir. Hâlen yüksek öğretime gelen öğrencilerin büyük bir kısmı dahi, seslerin, kelimelerin, cümlenin niçin öğretildiğini bilememekte, ses ile harfi, isim ile fiili vb. birbirine karıştırmakta, cümleyi tanımamaktadır.
Türkçe dersi çok yönlü bir derstir. Bu bakımdan, bu dersle ilgili çalışmalar sırasında birden çok değişik yöntem ve tekniğe başvurulması hem doğal, hem de zorunludur.2 Oysaki günümüzde genel olarak, klâsik ders işleme yöntemlerinin dışındaki daha birçok yönteme ve tekniğe; buldurma, tartışma, gösterip yaptırma yöntemleriyle, gösteri, soru cevap, rol yapma tekniklerine çok az yer verilmektedir.
Türkçe dersinin sınavında yer alan dil bilgisi soruları, öğrencilerin dile ait, dilin kullanımıyla ilgili beceri ve alışkanlıklarını ölçmekten çok uzak bir biçimde düzenlenmektedir. Dolayısıyla tanımların ezberlenip ezberlenmediği yoklanıp kuralların sıralanması istenerek, ders bireye yararlı olmaktan çıkmakta, öğrencileri de alandan soğutmaktadır.
Çözüm Önerileri:
1. Yüksek Öğretim Kurulunun bünyesinde, 19-9.1997 tarih ve 97.8.144 sayılı Yüksek Öğretim Kurulu Kararı ile kurulan Öğretmen Yetiştirme Millî Komitesi ülkemizdeki "Türkçenin Öğretimi, Öğrenimi ve Eğitimi" konusunu ele alarak;
a. Eğitim fakültelerinin bünyesinde yer alan bütün bölüm, ana bilim dallarındaki alan, yan alan olarak verilen Türkçe ve dil bilgisi derslerinin programları, haftalık kredi saatleri gözden geçirilmelidir.
b. Türkçe Öğretmenliği Bölümlerinde yan alan uygulamalarına son verilerek, sadece Türkçeye ve onu oluşturan; okuma, dinleme, anlama, anlatma, dil bilgisi, yazım ve noktalama gibi alanların öğretimine daha geniş yer veren programlar oluşturulmalıdır.
2. Türkçe ve sınıf öğretmenlerine yönelik, her sınıf için, örnekli, uygulamalı, ders işleme kılavuzları düzenlettirilerek, bu kılavuzlarda öğ retmenlerin; sırasıyla neler yapacakları, hangi yöntem ve tekniklerden yararlanabilecekleri, ne tür ölçme ve değerlendirmelere başvuracakları vb. belirtilmelidir.
3. Bundan böyle IV ve V sınıflarda da Türkçe derslerinin branş öğretmenlerince verilmesi sağlanmalıdır.
4. Sınıf ve Türkçe öğretmenlerine yönelik olarak Yüksek Öğretim Kurumu ile Millî Eğitim Bakanlığı eş güdümünde, bu derslerde özellikle öğrencilere dil bilgisel beceri ve alışkanlıkların nasıl kazandırılabileceği hususlarında, amaca uygun hizmet içi eğitim kursları düzenlenmelidir.
5. Okulların ders aracı olanakları artırılarak; her sınıf için zorunlu sınıf kitaplıkları oluşturulmalı, Türkçe derslerinde de yararlanılabilecek araç-gereç odaları açılmalı, okul kitaplıkları olmalı ve çalıştırılmak, yörede ki kitaplıklardan yeterince yararlanılmalıdır.
6. Özellikle Türkçe Öğretmenliği Bölümü, Türk Dili ve Edebiyatı ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dallarına alınacak öğrenciler Türkçe sınavı ile seçilmelidir.
7. Öğretmen adaylarına yönelik olarak; programlara dil bilimi dersle ri konmalı, klâsik dil bilgisi anlayışından çok, dil bilimsel anlayışla yazılmış Türk dili kitapları yazılmalı, yazdırılmalıdır.
1- Ö. Demirel, ilköğretim Okullarında Türkçe Öğretimi, İstanbul 1999, s. 74. '- C.
2- Kavcar, F. Oğuzkan, S. Sever, Türkçe Öğretimi, Ankara 1995, s. 16.
Kaynak: Türk Dili, S.:601, Ocak 2002
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için