Okumanın Kuralları ve Okuma ile İlgili Öğütler

Türkçenin Doğru Kullanımı - İçindekiler Gösterim: 19589

Hepimizin kendine göre okuma alışkanlıkları vardır. Ancak iyi bir okuyucu olmak için bu alışkanlıklarımızın gözden geçirilmesi gereklidir. Çağımızda yeni eğitimin temel amaçlarından birisi, gençlere bu sanatı öğretmektir.

Andre Maurois, gençler için yazılmış en güzel kitaplardan birisi olan "Yaşama Sanatı" adlı o güzel kitabının bir bölümünü okuma sanatına ayırmıştır. Maurois'ya göre genelde üç tip okuyucu vardır. Birinci tip okuyucular, durmadan okuyan, ne bulursa okuyanlardır: "Bunlar okumakta ne düşünce ne gerçekleri ararlar, ancak dünyayı ve ruhlarını maskeleyen o sözcükler dizisinin peşindedirler. Okuduklarının özünden, ana düşüncesinden pek azını akıllarında tutarlar; bilgi kaynakları arasında hiçbir değerlendirme yapmazlar. Onların yaptığı okuma, tamamen edilgendir; sadece yazılara boyun eğerler, okuduklarını yorumlamazlar, akıllarında bunlara yer açmazlar, bunları sindirmezler."

İkinci tip okuyucular, zevk için okuyanlardır. Bu daha aktif bir okumadır. "Bu tür okuma meraklısı romanları, güzel ifadeleri ya kendi duygularının uyanışını ve heyecana gelmesini ya da yaşamda bulamadığı serüvenleri aradığı için yani zevki için okur." İnsan dertlerinin yüzyıllardır aynı kaldığını görmek onu rahatlatır. Bu tür, zevk için okuma, sağlıklı bir okumadır.

Üçüncü tip okuma, iş için okumadır. "Bu, bir kitapta belirli bilgileri, ana hatlarını tasarladığı hâlde zihinde bir yapıyı tamamlayabilmek için gereken ham maddeleri bulmak için okuyan adamın okumasıdır." Bu tip okumaya girişenlerin mutlaka not tutması gerekir.

Maurois'ya göre her çalışma gibi, okumanın da kuralları vardır. Bu kurallar, kışın soğuktan korunmak için giydiğimiz kalın kumaştan yapılmış paltolar gibi canımızı sıkabilir; ancak yararlıdır.

Birinci kural: Birkaç yazarı ve birkaç konuyu eksiksiz bilmek, birçok yazarı ve birçok konuyu üstünkörü bilmekten daha iyidir: "Bir eserin güzellikleri ilk okuyuşta hiçbir zaman tam olarak anlaşılamaz. Gençlikte, tıpkı yaşamda olduğu gibi, kitapların arasında dost aramak için dolaşmalıdır; ama bu dostlar bulunup seçilip benimsenince onlarla baş başa kalmak gerekir. Montaigne, "Saint - Simon'un, Retz'in, Balzac'ın veya Proust'un yakını olmak, bir yaşamı zenginleştirmeye yeter." der.

İkinci kural: Yaşam, yeterince kısa olduğu ve bütün eserleri okuma imkânı bulunmadığı için eleştiri süzgecinden geçmiş olan baş yapıtları, şaheserleri öncelikle okumak; "Şaheserlerin sayısı zaten o kadar çoktur ki hepsini tanımamıza asla imkân olmayacaktır. Biz de yüzyılların yaptığı seçime güvenelim. Bir insan yanılabilir, bir kuşak yanılabilir, insanlık yanılmaz." Bu görüşten, sanat kitaplarının seçiminde de bilim kitaplarının seçiminde de yararlanabiliriz.

Üçüncü kural: Size seslenen yazarları bulunuz. Sizin yazarlarınızın kimler olduğunu tanımayı öğreniniz. Sizin yazarlarınızın dostlarınızın yazarlarından farklı olduğunu göreceksiniz. Maurois, bu konuda "Edebiyatta da aşkta olduğu gibi başkalarının seçimi insanı şaşırtır." diyor. Size uygun gelen yazarları bir defa bulduktan sonra, onları kendinize birer düşünce merkezi yapın.

Dördüncü kural: "Fırsat buldukça okumamızı güzel bir konserin, soylu bir törenin saygılı ve sessiz havasına büründürmeliyiz. Bir sayfaya göz atmak, telefona yanıt vermek, sonra, aklı başka yerdeyken kitabı tekrar eline almak, sonra ertesi güne kadar bir yere bırakmak, okumak değildir. Gerçek okuyucu, kendisine uzun, yalnızlık içinde akşamlar hazırlar; çok sevdiği şu yazara, bir kış pazarının öğleden sonrasını ayırır..."

Beşinci kural: Kendinizi büyük kitaplara layık hâle getiriniz. "Çünkü, diyor Maurois, onların okunması da tıpkı İspanyol hanları ve aşk gibidir: İnsan ancak kendi getirdiğini bulabilir." Bugün anlamadığımız bir kitabı pekâlâ, yaşam ve okuma tecrübemiz arttıktan sonra anlayabiliriz.

Konuyu yine Maurois'nın şu cümlesiyle bitirelim: "Okuma sanatı, her şeyden önce, yaşamı kitaplarda bulmak ve kitaplar sayesinde onu daha iyi anlamak sanatıdır."

-  Sözcükler için değil, düşünceler için okuyun.

-    Bir amaç için ve öncelikle ana düşünceyi yakalamak için okuyun.

-  Yüksek sesle okumayı, dudak kıpırdatmayı, içten seslendirmeyi ve mırıltıları, geri dönüşleri, ayrıntılarla uğraşmayı bırakın.

-  Tüm dikkatinizi anlamak için yoğunlaştırmaya yöneltin.

-  Yazının iskeletini ya da düzenlenişini tespit edin, yazarın asıl amacını anlamaya çalışın.

-   Alışılmadık ve anlamı kesinlikle bilinmeyen sözcükleri, önce anlamaya çalışın ve sonra sözlükten bulun, sözlük anlamını yazdıktan sonra okuyun. Bu arada yeni öğrendiğiniz sözcüğü, yüksek sesle tekrarlayıp, bir cümlede ve konuşmalarınızda kullanın.

-    Çizelge, grafik, resim, istatistik tablosu ve haritaları sakın atlamayın.

-  Yazarla uyum ve uyumsuzluğa düştüğünüz noktaları belirleyin.

-   Öğrendikleriniz üzerinde düşünün, yorum yapın, konuşun ve onları uygulamaya çalışın.

-  Okurken göz sağlığınıza dikkat edin.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR