Tek ayaklı kazlar - (Одноногие гуси)

Турецкий язык с Ходжой Насреддином Gösterim: 4519

Nasreddin Hoca yine bir gün (однажды Ходжа опять; bir gün однажды) karısına bir kaz pişirterek (попросив жену приготовить гуся: «свою жену гуся сварить заставив»; karı жена; pişmek вариться, готовиться; pişirmek варить; pişirtmek простить, заставлять варить) bunu alır (его берет; almak брать) ve hediye olarak (и в качестве подарка; hediye подарок) Timurlenk'e götürür (Тимурленку = Тимуру несет). Ama yolda dayanamaz (но по дороге не выдерживает: «не может выдержать»; dayanmak — выдерживать, выносить), kazın bir ayağını yer (одну ножку гуся съедает; yemek — есть).

Timurlenk güzelce kızartılıp pişirilen kazdan (Тимурленк прекрасно поджаренным гусем; kızartmak — жарить, güzel — прекрасный, güzelce — прекрасно) memnun kalır (довольным остается). Ama bunun bir ayağının noksan olduğunu görünce (но увидев, что у него не хватает одной ноги: «то, что его одной ноги недостает, увидев»; noksan — нехватка, неполный, недостающий, ayak — нога, görmek — видеть):

Bu kazın (этого гуся), öbür ayağı ne oldu (с другой /его/ ногой что случилось)? diye sorar (спрашивает: «говоря спрашивает»).

Hoca şaşırır (Ходжа приходит в замешательство; şaşırmak — растеряться, запутаться), şöyle bir etrafına bakar (в сторону смотрит). Az ötede (чуть поодаль) birkaç kazın tek ayakları üzerinde tünemiş olarak (несколько гусей стоя на одной ноге) güneşlendikleri gözüne ilişince (греющихся на солнышке заметив; ilişmek — прикоснуться, тронуть, gözünü ilişmek — попасться на глаза, заметить, güneşlenmek — быть на солнце, греться на солнце):

Bizim Akşehir'de (в нашем Акшехире) kazlar tek ayaklıdır (гуси одноногие; tek — единственный, один) devletlim (мой повелитель; devlet — государство, devletli — повелитель)! der (говорит). İnanmazsanız bakınız (если не верите, взгляните; inanmak — верить)!

Tabii Timurlenk bunu yutmaz (конечно, Тимурленк это «не проглотил» = в это не поверил; yutmak — глотать). Adamlarından birine (одному из своих людей) kazları kovalamasını emreder (приказал прогнать гусей; kovalamak — гоняться, преследовать, emretmek — приказывать).

Adam elindeki çomakla (человек бывшей в его руке дубиной; çomak — дубина) kazlara vurunca (гусей когда ударил; vurmak — ударить), kazlar, öbür ayaklarını da meydana çıkararak (другую ногу показав; meydana çıkarmak — выявить, обнаружить) kaçmaya başlarlar (убегать начали). O zaman (тогда; zaman — время) Timurlenk:

İşte yalanın ortaya çıktı (вот и раскрылась твоя ложь; yalan — ложь, ortaya çıkmak — выясниться, обнаружиться, возникнуть: «в середину выйти»), Hoca, der (говорит). Hani (помнишь) kazlarınız tek ayaklıydı (ваши гуси были одноногими)?

Nasreddin Hoca hemen cevabını yapıştırır (тотчас отвечает; cevap — ответ, yapıştırmak — приклеить).

O çomağı ben de yesem (такой дубиной если бы и я получил; yemek — съесть, получить /удар/), dört ayaklı olurdum (четвероногим бы стал)!..

Tek ayaklı kazlar

Nasreddin Hoca yine bir gün karısına bir kaz pişirterek bunu alır ve hediye olarak Timurlenk'e götürür. Ama yolda dayanamaz, kazın bir ayağını yer.

Timurlenk güzelce kızartılıp pişirilen kazdan memnun kalır. Ama bunun bir ayağının noksan olduğunu görünce:

Bu kazın, öbür ayağı ne oldu? diye sorar.

Hoca şaşırır, şöyle bir etrafına bakar. Az ötede birkaç kazın tek ayakları üzerinde tünemiş olarak güneşlendikleri gözüne ilişince:

Bizim Akşehir'de kazlar tek ayaklıdır devletlim! der. İnanmazsanız bakınız!

Tabii Timurlenk bunu yutmaz. Adamlarından birine kazları kovalamasını emreder.

Adam elindeki çomakla kazlara vurunca, kazlar, öbür ayaklarını da meydana çıkararak kaçmaya başlarlar. O zaman Timurlenk:

İşte yalanın ortaya çıktı. Hoca, der. Hani kazlarınız tek ayaklıydı?

Nasreddin Hoca hemen cevabını yapıştırır:

O çomağı ben de yesem, dört ayaklı olurdum!..

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR