Dilin Birey ve Toplum Yaşantısındaki İşlevi

Dilin Birey ve Toplum Yaşantısındaki İşleviPek çok bilimadamı insan iletişimini diğer iletişim sistemlerinden üstün kılan davranışın 'konuşma yoluyla dili kullanabilme' olduğu görüşünde birleşmektedir. Dil, insanların iletişimde bulunmak amacı ile geliştirdikleri bir anlaşma aracıdır. Başka deyişle, dilin birinci işlevi iletişimdir. Bu işlevi yerine getirmede dil, insanların düşünce, duygu, istek, deneyim v.b. yaşantılarını birbirlerine aktarabilmelerini; dış dünyayı yorumlayarak kendi dünyalarına getirebilmelerini sağlayan; "bu zaman ve bu yerden, o zaman ve o yer hakkında düşünerek bu düşünü yansıtabilmelerine" ve insanın "kendi kendini keşfetmesine" olanak veren bir araç olma özelliği taşımaktadır. Vardar (1982) dilin bu işlevini açıklarken şöyle demektedir:

"İnsanın dış dünyayla ve öbür bireylerle ilişkilerini yansıtan ve biçimlendiren, düşünceyle birlikte tüm ruhsal ve toplumsal kişiliğini oluşturan dil, gerçeklik ya da nesneler üstünde etki aracı olduğu gibi, kimi yönleriyle de başkalarını etkileme, yönlendirme, yöneltme aracıdır da...Nesnel gerçekliğin öznel biçimde algılanış ve anlatılışını sağlayan bir çerçeve, bir tür düşünsel yapı sunar. Yansıtıcı olduğu kadar, yaratıcıdır da...." (s.13).

Bu açılardan bakıldığında insanın dili kullanabilme becerisi, toplumsallaşmak için olduğu kadar insanın öz-benliğinin ve bilişsel gelişiminin en üst düzeyine ulaşabilmesi için de gerekli bir önkoşuldur. Wells'in (1983, s.87) anlatımıyla "dil dünyaya açılan pencerenin anahtarıdır". Birey olmanın en önemli göstergesi olan dil, toplumun da temel taşıdır. Toplum bireyin söylediği sözleri ortaya çıkarıcıdır.Birey ise, bir konuşma topluluğunun üyesi olmanın ona kazandırdığı, dili nasıl kullanacağını söyleyen örtük bir bilgi sahibidir.

İnsan dil yetisini niçin ve nasıl kazanmaktadır ? Bilimadamlarını anadili araştırmalarına yönelten bu soru hala güncelliğini korumaktadır. Kocaman'a göre (1991) bu yetiyi, insanın özüne, gücüne ve evrendeki yerine ilişkin merakı ve gereksinmelerini karşılamak amacıyla başkalarını etkilemek isteği doğurmuştur. Öyle ki, dil, kendini de aşan çeşitli amaçlara ulaşılabilmesi için, sosyal grubunun üyelerini paylaştıkları anlamları bir biçimde inşa etmeye zorlamış, zorunlu kılmıştır. İnsanoğlunu bir kod kullanma zorunluluğuna itmiş olan bu temel neden iletişim amacıdır ve çocuklar anadillerini iletişimde bulunmak için öğrenmektedir. Bu amaçla bir kod kullanma gereksinimi duyan çocuk, söyleşiler içine bizzat katılarak giderek kodun öğelerini tanır, düzenlenişini kavrar ve kullanmayı öğrenir. Çoğu çocuk bu becerileri doğal koşullarda çok fazla zorlanmadan kazanır.

Kaynak: Türkçe Öğretimi - AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINLARI NO: 587
Yazarlar:
Prof.Dr. Özcan DEMİREL
Prof.Dr. Sabri KOÇ
Doç.Dr. Seyhun TOPBAŞ
Doç.Dr. Ferhan ODABAŞI
Yrd.Doç.Dr. Ayşen Gürcan NAMLU
Yrd.Doç.Dr. Banu YANGIN
Öğr.Grv. Güneş MÜFTÜOĞLU
Editör: Doç.Dr. Seyhun TOPBAŞ









İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR