Çocuklara Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi

Çocuklara Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi

Dil Öğretim Yöntemleri Gösterim: 48914

Hep yetiÅŸkin yabancılara Türkçe öÄŸretmiÅŸtim bu yaza kadar. AÄŸustos ayında yabancı çocuklarla çalıştım ilk defa. Tam on dört çocuk. YaÅŸları 7 ile 12 arasındaydı. Nasıl bir enerji fırtınası, anlatamam!

Çok ÅŸey öÄŸrendim, paylaşıyorum.

Ev ödevimi yaparak gittim sınıfa. ÖÄŸretim programım gayet yoÄŸun ve ciddiydi aslında. Ä°ki gün boyunca oturup dantel gibi iÅŸlemiÅŸtim. Okuma-yazma becerisi kazandırma, ÅŸimdiki zaman ve emir kipi, falan falan…

Sonra efendime söyleyeyim, ilk dersin on dördüncü dakikasında öÄŸretim programımın hiçbir iÅŸe yaramayacağını idrak ederek ‘’Eyvahlar olsun! Naa’pıcam ben ÅŸimdi?’’ paniÄŸini yaÅŸayınca bıraktım kendimi sezgilerin engin kucağına.

Biraz sonra çocuklar anadillerinde bir ÅŸarkıyı koro halinde çoÅŸkuyla söylüyor ben de tempo tutuyor ve düÅŸünüyordum: Bu çocukların ihtiyacı ne olabilir?

El cevap: Oyun oynamak, ÅŸarkı söylemek, masal dinlemek, resim yapmak ve taklit etmek!



Gramer temelli öÄŸrenme çöpe giderken oyun oynayarak iletiÅŸim kurma ve Türkçe öÄŸretme yeni yöntemim oldu, çok da iyi oldu.

Dil edinmek baÅŸka bir ÅŸey, dil öÄŸrenmek baÅŸka bir ÅŸey bu yüzden sizlere tavsiyem çocuklara Türkçe öÄŸretmeyi asla bir ders gibi görmeyin ve bir ders gibi anlatıp çalıştırmayın.

4 Hafta / 24 Saat sonunda çocuklar; yirmiye kadar saymayı, renkleri, bazı temel cümleleri ve söylemleri, ÅŸimdiki zamanı, tekil-çoÄŸul ifadelerini, ‘’Ali Baba’nın Bir ÇiftliÄŸi Var’’ ÅŸarkısını, alfabedeki sesleri ve iki-üç heceli kelimeleri okumayı, bazı zıt sıfatları öÄŸrendiler.

Tüm bunları bir kere öÄŸrenip geçmedik, farklı oyunların içinde tekrar ettik tıpkı bir labirent gibi, o yüzden kalıcı bir öÄŸrenme oldu.

Bütün çocuklar kinestetik bence. Ne demek istediÄŸimi anlatırken hareketlerle canlandırdım. Jest, mimik, ses tonu en büyük yardımcımdı. Çocuklar da duyduklarını ve gördüklerini taklit ettiler. ‘’Türkçeyi keÅŸfettiler’’ olarak da ifade edebilirim bu durumu. Allah tarafından bende bir Perran Kutman damarı var da zorlanmadım.

Hangi ÖÄŸretme Tekniklerini Kullandım?

Basit resimler yapma, resim boyama, oyun hamuru hazırlama ve oyun hamurundan objeler yapma, keçe ile objeler yapma, kurdele ile objeler yapma, kâğıt ile objeler yapma, ÅŸarkı söyleme, ÅŸarkı dinleme, çizgi film izleme.
 



DoÄŸrusu keçenin ne aziz bir malzeme olduÄŸundan bu kursa kadar habersizdim. Bulunma, fiyat, kullanım kolaylığı açılarından eÅŸsiz. Çocuklar keçe sayesinde makasla kesmeyi, dikiÅŸ dikmeyi öÄŸrendiler ve ne enteresandır erkek öÄŸrenciler kesip dikmeye bayıldılar. ‘’Kız iÅŸi’’ diye dudak bükerler sanıyordum ben oysa. Yapılan kolyeler, rapçıların kolyeleri olarak kabul olundu ve sınıf bir saat boyunca tekno-rap naÄŸmeleriyle inledi. Ertesi gün de kolyeler takılmış halde gelindi.

Tavsiyem oyun hamurlarını hazır almayın, sınıfta öÄŸrencilerle beraber hazırlayın çünkü bu baÅŸlı başına görsel bir ÅŸölen.

Bu arada belirteyim ki saydıklarım konusunda bu kurstan önce hiçbir bilgim ve becerim yoktu. Ä°nternette video izleyerek boya hamuru yapımını, keçe kullanımını, kâğıt ÅŸapka yapımını, basit üç boyutlu resimler yapmayı öÄŸrendim.

Sınıfı Nasıl Yönettim?

Duygusal etkenler yabancı dil öÄŸretiminde son derece önemli (bkz: Türkçe Sınıflarının Duygusal Ä°klimi) bu yüzden hepsinin kendilerini güvende hissetmeleri için çok çaba gösterdim.

Sanırım hiçbirinin aklından ‘’Ben Türkçe öÄŸrenemiyorum’’ düÅŸüncesi geçmedi.  Sadece takdir ettim çünkü hepsi kendi çapında öÄŸrendi. Daha çabuk öÄŸrenenlerin diÄŸerlerine hava atmasını engelledim.

Misal: Birden ona kadar saymayı öÄŸreniyoruz. ÖÄŸrenciler on tane çöp çocuk çiziyorlar, çizimi bitiren sayıyor. Birisi takır takır sayıyor, kocaman bir ‘’Aferin!’’ yapıştırıyorum. Ondan sonraki öÄŸrenci ise ancak aralarda benim hatırlatmalarımla sayıyor. Sular seller gibi sayan öÄŸrencinin yüzünde zafer gülümsemesi oluÅŸmasına meydan vermeden, bocalayarak sayan öÄŸrencinin çizimini elime alıp derhal sınıfa gösteriyorum ve çöp çocukları öve öve bitiremiyorum.

ÖÄŸrenciler Türkçe konuÅŸunca ‘’Ödüllendirdim’’ diyeceÄŸim ama zayıf kalacak.  Açıkçası konuÅŸmaları için rüÅŸvet dağıttım hepsine. Sticker, etiket, cips, bonibon ne bulduysam artık. 

Kursun üçüncü günü Ruha – sekiz yaşında bir kız-, eteÄŸimden çekiÅŸtirerek ‘’ÖÄŸretmen! Ben sevyor’’ dedi. O sırada defterlerine yapıştırmakta olduÄŸum kalpli çıkartmaları kastediyor zannettim. “Ah, bunları mı? Evet, çok güzeller, ben de seviyorum” diye cevap verdim. Ä°natla başını iki yana salladı, hülyalı kahverengi gözlerini süzerek önce kendi kalbini sonra beni gösterdi. ‘’Seni seviyorum’’ demeye çalışıyordu. Fırsatı kaçırır mıyım, herkes “Seni seviyorum / Ben de seni seviyorum” demeyi öÄŸrendi sonraki on dakika boyunca. Hâsılı, kurs boyunca “ÖÄŸretmen! Ben! Lütfen ben!” sesleri hiç dinmedi küçük hediyeler sayesinde.

Görselleri hakkıyla kullandım. Ä°lk okuma öÄŸretmen setimin bütün görsellerini sınıf duvarlarına yapıştırdım. Flash kartlar da gayet iÅŸe yaradı. Sayıları, renkleri, hayvanları, sınıf eÅŸyalarını öÄŸretirken.

ÖÄŸrencilerin yaptıkları bütün resimler, boyamalar duvarlara asıldı. Yalnız ilginçtir, ilk günden itibaren hepsi ders bitiminde resimlerini, boyamalarını duvardan alıp eve götürmek istediler. Ä°zin verdim ‘’Alabilir miyim?’’ diyebilenlere, alabilmek için hepsi dedi nitekim.

Sınıf Dilini Nasıl Oluşturdum?

Bazı temel cümleleri ve kelimeleri öncelikle öÄŸretmeye dikkat ettim, bu hem sınıf içi iletiÅŸimi kolaylaÅŸtırdı hem de Türkçe öÄŸrenmelerine katkıda bulundu.

Ortak sınıf dili hazinemiz şunlardan oluşuyordu:

Günaydın!
Merhaba!
Nasılsın?
TeÅŸekkür ederim. Sen nasılsın?
Güle güle.
GörüÅŸürüz.
Lütfen, ... verir misin?
Buyurun!
TeÅŸekkür ederim.
Bilmiyorum.
Anlamadım.
Özür dilerim.
Evet.
Hayır.
Yok.
Olmaz
Olur / Tamam
Seni seviyorum.

“Allahaısmarladık” öÄŸretemediÄŸim bir söylem.  “Allahaısmarladık”ı anlamalarına raÄŸmen söylememeyi tercih ettiler çünkü zor bir kelime. Bizim çocuklarımız da öyle yapmıyor mu? Kapıdan çıkarken “Alllahaısmarladık” yerine “Güle güle” diyorlar, biz de bu yanlışlığı ÅŸirinlik kabul edip fırsattan istifade bir kere daha mıncıklıyoruz onları.

“Anlamadım”ı ilk derste öÄŸrettim. Sınıfın en küçüÄŸü olan yedi yaşındaki Rıdvan, bu cümleyi çok güzel kullandı. Kursun geri kalanında ne sorduysam “Anlamadım” dedi ve kafasını çevirip iÅŸine devam etti.

“Lütfen, ... verir misin? / Buyurun / TeÅŸekkür ederim” öÄŸrencilerin silgi, kalem alış-veriÅŸi sırasında öÄŸretildi. Ne zaman birbirlerine bir ÅŸey fırlatsalar, fırlatılanı ellerinden alıp

-Lütfen … verir misin?
-Buyurun.
-TeÅŸekkür ederim, diyaloÄŸunu tekrarlatarak öÄŸrettim.

Sonuç?

Çocukları leylekler deÄŸil ama melekler getiriyor olabilir bu yüzden onlarla çalışırken hafif ve zarif olmalı,  hayatın baÅŸlangıcı hakkında çok ÅŸey öÄŸrenebileceÄŸimiz bu doÄŸal öÄŸretmenlere içten bir saygıyla yaklaÅŸmalıyız.

 

 Yazan: Hatice Gülcan Topkaya

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR